69. Bölüm "Mübrem"

14K 925 139
                                    

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.





Şöyle bir bakındı etrafa. Ev o kadar kalabalıktı ki çocuklarının dahi nerede olduğunu göremiyordu. Başını mutfak kapısından içeri uzattı. Tüm kadınlar akşam yemeği için Bora'ların evinde toplanmışlardı. Mutfak tıka basa dolu iken salondan cıvıl cıvıl çocuk sesleri geliyordu.

Yaklaşık iki haftadır Toprak da ekibin diğer üyeleri de görevdelerdi. Eylül bir hafta önce onunla kısa bir telefon görüşmesi yapabilmiş onun dışında bir daha ulaşamamıştı.

Hiçbir şey yapası gelmiyordu Toprak yokken. Ne yemek yiyesi, ne uyuyası, ne de günlük herhangi bir aktiviteyi yapası gelmiyordu içinden. Bugün kızlar tarafından zorla getirilmişti buraya, onların neşesi sayesinde kafası dağılmıştı biraz ama yine de aklının bir köşesi sevdiği adamdaydı.

Deniz onları bırakır bırakmaz işi olduğunu söyleyerek gitmişti tekrar. Hoş olsa bile bu kadar kadının içinde oturmaktan ziyade çocukların odasında onlara oyun oynatmayı tercih ediyordu.

Erva ise salonda çocukları avutmak, şımaranları hizaya sokmakla görevliydi. Eylül salondan başını uzatır uzatmaz Bora'nın acısız Adana'sı Mihrimah'ın peşinde koşturan Erva'yı gördü.

Herkes tarafından huyları babasının aynısı olarak görülen Mihrimah oldukça hareketli bir çocuk olmakla beraber tatlı diliyle herkesi güldürmeyi de başarabiliyordu.

"Erva!" diye seslendi kapıdan. Aden bir köşeye oturmuş Emir ile oyun oynuyordu ama Cihangir ortalıkta görünmüyordu.
"Cihangir nerede?"

Başıyla ileriyi işaret etti Erva diğer odayı tarif etmek için. "Oturma odasına gitti. Babasının aldığı kitabı inceleyecekmiş."

Gülmekten kendini alamadı Eylül. Kaşı gözü aynı kendine benzese de hâl ve hareketleri aynı babasının küçüklüğüydü Cihangir'in.
Olduğu gibi onu örnek alıyordu, o ne yaparsa yapıyor, o ne severse Cihangir de seviyordu. Bazen babası ile oturup uzun uzun sohbetler ediyor, bunlardan gerekli çıkarımlar yapıyordu.

Başını sallayıp Erva'ya teşekkür etti. Adımları oturma odasına yöneldiği sırada çalan kapı ile yönünü kapıya çevirdi. Önce kim olduğuna baktı, karşısında gördüğü kişi Deniz'di ama kapıyı açtığı an onun haricinde kapı önünü doldurmuş o koca adamlar ilişti gözüne.

Çoğul eki kullanmak yanlış olurdu bu durumda. Gözünün gördüğü ilk kişi Toprak olmuştu. Uzun boyu heybetli vücudu ve üzerindeki üniforma ile ben buradayım diyordu zaten.

Sakalları ve saçları uzamıştı görevde. Göz altları muhtemelen uykusuzluk ve yorgunluktan morarmıştı. Gözleri hafifçe kızarmış, yorgun duruyordu ama Eylül'e koca bir gülümseme ile bakıyordu.

Birkaç saniyelik o şaşkınlıkla sadece bakakalmıştı Eylül. Ne içeri davet edebilmiş ne de şaşkınlığını dışa vurabilmişti. Onun konuşmasına kalmadan Bora atladı Toprak'ın hemen arkasından.

SINIR |Tamamlandı|Where stories live. Discover now