"Biliyor musun bu nehirde insan kılığında canavarların yaşadığından söz ediliyor. Seçtiği kurbanlarının kötü anlarında tıpkı pusu kurar gibi sudan çıkar, o günlerini hayatlarının en kötü günü gibi düşünmelerini sağlarmış. Ona karşı güçsüz düştüğün a...
Hoppla! Dieses Bild entspricht nicht unseren inhaltlichen Richtlinien. Um mit dem Veröffentlichen fortfahren zu können, entferne es bitte oder lade ein anderes Bild hoch.
8 Kasım 2018 / Seul
"Hye yüzün çok acıyor mu?"
Kollarımı sardığım bedene doğru başımı iki yana sallamıştım.
"Hiç acımıyor."
Gözlerini bana çevirmişti.
"Yetimhaneye dönsek olmaz mı? Ben burada hiç mutlu değilim Hye. Her gün korkuyorum sana bir şey olacak diye."
Dolu gözlerimi saklamak için başımı çevirmiştim.
"Ben iyiyim Binnie. Üzülme olur mu? Bir gün kocaman bir ev alacağım. İkimiz içinde güzel yaşayacağız. En çok istediğin şeylerin hepsini alacağım sana."
Gülümsemişti.
"Gerçekten mi?"
Onaylar bir şekilde mırıldanmış zorla da olsa gülümsemiştim.
Kapıdan duyduğumuz sert sesle sıçramıştık ikimizde.
"Yalan söylüyorsun. Bak yine geldi. Yine gideceksin onun yanına."
Ağlamaya başlamıştı. Gözlerini silmiştim.
"Şşh. Yatağına geç hmm. Geleceğim. Sakın bu odadan çıkma."
Onu yatağına yatırmıştım. Saçlarını alnından ittirip üstünü iyice örtmüş kapıya ilerlemiştim.
Derin bir nefes alıp çıkmıştım kapıdan. Kapıyı kapatmamla kendimi yerde bulmuştum. Saçlarımdan tutulup sürüklenmeye başlamıştım. Elimi ağzıma kapatmıştım Changbin'in sesimi duymaması için.