"Biliyor musun bu nehirde insan kılığında canavarların yaşadığından söz ediliyor. Seçtiği kurbanlarının kötü anlarında tıpkı pusu kurar gibi sudan çıkar, o günlerini hayatlarının en kötü günü gibi düşünmelerini sağlarmış. Ona karşı güçsüz düştüğün a...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
"Uyumak istiyor musun?"
Sessizliği böldüğü tok sesiyle başımı kaldırmıştım.
"Uykum yok."
Yüzümdeki saçları ittirmiş gülümsemişti.
"Karanlıkta seninle sessizlikle oturmak büyük bir ilaç gibi. Varlığını hissediyorum, sıcaklığını hissediyorum. Buradasın."
Parmaklarımızı kenetlemiştim. Kısa süren sessizliği ardından öksürerek dikkatimi ona çekmemi sağlamıştı.
"O it neden bu kadar kin bürüdü sevgilim? Felix olan biteni üstten anlattı sadece."
Geldiğimde endişeden sinirli ve üzgün bir haldeydi ama şimdi yumuşamıştı. Yapmam gerekeni yaptığımı biliyordu çünkü.
"Wooyoung'la aktif olarak görev aldığımız bir operasyondu. Müzayede de satılan tablolardan birini aldım inat ederek, dikkatini çekmekti amacım. Wooyoung önceden yakınlaşmıştı onunla. Orada ilk kez karşılaşmış gibi davrandık."
Mırıldanarak devam etmemi istemişti.
"Direk odaya çıkmaya niyetlendi, kabul ettim. Amacım da oydu zaten."
"Oydu demek?"
Sesli gülmüştüm.
"Kıskanç Hyun? Hmm, sevdim."
Gülerek karşılık vermişti.
"Wooyoung'un ayarladığı şarabı içmeye ikna ettim-"
"O ara bir hinlik yapmadı değil mi o adi?"
Başımı kaldırmıştım göğsünden.
"Sevgilim onu öldürdüm farkındasın değil mi?"
"Bu bir şeyi değiştirmez."
Geri koymuştum kafamı. Kıskançlığı tutmuştu.
"Şarapta bir süre felç edici zehir vardı. Öyle de oldu. Keşke yerde sere serpe yatarken kafasına sıksaydım diyorum hâlâ. Bugün karşıma dikilemezdi. Wooyoung ve Mihee bu halde olmazdı."
Saçlarıma bastırmıştı dudaklarını.
"Senin hiçbir suçun yok bunu bilmelisin değil bilmek zorundasın sevgilim. Kendini suçlamana izin vermem ve o ikisi uyanacak. Bugüne kadar neler atlattınız, bunu da atlatacaksınız."
Mırıldanmıştım.
"Yeonjun bir kere vurulduğunu ve öldüğünü sandıkları bir anı anlatmıştı senin hakkında."
"Çenesini tutamıyor bu çocuk."
"Wooyoung bir çatışmada ölme riskine rağmen Mihee ve Yeonjun'u güvenli tarafa yollayıp seni alabilmek için geri gelmiş, senin çoktan ölmüş olma ihtimalinin yüksek olmasına rağmen."
