"Biliyor musun bu nehirde insan kılığında canavarların yaşadığından söz ediliyor. Seçtiği kurbanlarının kötü anlarında tıpkı pusu kurar gibi sudan çıkar, o günlerini hayatlarının en kötü günü gibi düşünmelerini sağlarmış. Ona karşı güçsüz düştüğün a...
Oups ! Cette image n'est pas conforme à nos directives de contenu. Afin de continuer la publication, veuillez la retirer ou télécharger une autre image.
"Che il gioco abbia inizio."
"Noona kiminle konuşuyorsun?"
Yüzümdeki tebessümü silip telefonu kapatmıştım.
"Uyanmışsın Yeonjun."
Cama dönük bedenimi ona çevirmiş, telefonu cebime atmıştım. Saçlarını karıştırmıştı, pek uyumuşa benzemiyordu.
"Uyku tutmadı pek, sana bakayım dedim."
Adımlarımı yanında bitirmiştim gülümseyerek.
"Aç mısın? Sana bir şeyler hazırlamamı ister misin?"
Kanepeye oturmuş başını iki yana sallamıştı.
"Pek iştahım yok. Noona..."
Yanındaki boşluğa oturmuştum onu daha iyi dinlemek için.
"Devam et Yeonjun, dinliyorum."
Sıkıntı dolu bir nefes alıp vermişti.
"Halimiz ne olacak? Yakalanırsak sadece hapis cezasıyla kalmayacak, Black Files ile ilgimizden dolayı fazlasıyla karşılaşacağız. Bizi sıradan bir hapse bile atacaklarını sanmıyorum."
Bacağını pat patlamış, sehpanın üzerindeki sudan bir bardak uzatmıştım ona.
"Yakalanmamıza izin vermeyeceğim, bana güveniyorsun öyle değil mi?"
Suyu tek yudumda içmiş bardağı sehpaya geri bırakmıştı.
"Ama noona güven işi değil bu, farkındasın sen de. Hatta en çok tehlikede olan kişi sensin. Nasıl halledeceksin Tanrı aşkına? Tıkılı kaldık bu binada. Merkezin başını bile bulamadık, ne anlatacağız ki onlara?"
Cevap vermemiştim, ne desem endişesinin azalmayacağını biliyordum. Tıkılı kalmıştık gerçekten.
"Hyunjin nasıldı?"
"Endişeli ve delirmiş. Dünden beri emniyette, başkomisere ifade verdi. Muhtemelen hâlâ emniyette ve bir çözüm yolu bulmaya çalışıyor. Changbin hyung da ifade verdi aynı şekilde senin nerede olabileceğine dair. Babası tutuklandı, bellekteki tüm isimler de."
Beklediğim şeylerdi bunlar.
"Nerede kalıyorlar şu an?"
"Hyunjin hyungun evindeler. Büyükbabası fenalaştı, hepsi yanında. Buraya gelmeden önce beni, arkadaşınız sanırım, Minho ve Jeongin diye birinin yanına sakladı. Sonrası hakkında hiçbir fikrim yok."
Mırıldanmış, sessizleşmiştim.
"Ben Woo hyung ve Mihee noonaya bakayım, merak etmiştim."
Ayağa kalkmış merdivenlere ilerlemişti. Muhtemelen odasına gidecekti, böyle çaresiz oturmanın onu ne kadar yaraladığını biliyordum. Bana göstermek istemiyordu bu halini ve beni de böyle görmek istemiyordu.
