"Biliyor musun bu nehirde insan kılığında canavarların yaşadığından söz ediliyor. Seçtiği kurbanlarının kötü anlarında tıpkı pusu kurar gibi sudan çıkar, o günlerini hayatlarının en kötü günü gibi düşünmelerini sağlarmış. Ona karşı güçsüz düştüğün a...
"İnsanların zihinlerinden geçen düşünceleri duyabildiğini söylemiştin. Bu benim için de geçerli mi?"
Gülmüş başımı iki yana sallamıştım.
"Biliyordum."
Mırıldanmıştı kendi içinde. Anlayamamıştım dediklerini.
"Büyükbaban ve senin zihnini duyamıyorum sadece. Büyükbabana yine anlam verebiliyorum, sonuçta bu işlerle uğraşıyor elbet kendini korumak için de bir şeyler yapmıştır ama senin zihnini okuyamamak çok tuhaf."
"Çocuklar çok beklettim mi sizi?"
Odaya giren bedenle ona dönmüş,başımı iki yana sallamıştım. Karşımdaki kanepeye oturmuştu.
"Bulduğum bir kaç şeyden bahsetmek için beklettim sizi."
Önüne notlarla dolu bir defter, bir kaç kitap ve fotokopiler bırakmıştı.
"Direk başlıyorum o halde."
İkimizde aynı anda onaylamıştık onu. Dudaklarım küçük tebessümümle gerilmiş ama çaktırmadan büyükbabasına odaklamıştım kendimi.
"Anlattığın çoğu şey bazı haberlerle uyuşuyor."
Önündeki fotokopilerden birini eline almıştı.
"Ormanlık alanda bulunan cesetin önceki bulunanlar gibi küçük yaşlarda olması dikkat çekiyor. Otopsi raporuna göre vücudu bir çok darbe ve şırınga izleriyle dolu. Ormanda bir çok ayak izine rastlanmış, kaçmaya çalışırken düşüp öldüğü düşünülüyor. Cesedin yaşam belirtisi gösterdiği son anda kan değerlerinin normal bir insana göre oldukça düşük olduğu belirtilmiş. Süregelen tüm bu olaylardan sonra gözler eski çıkan haberlere çevrildi. Hükümetten bir açıklama bekleniyor."
Kanım donmuştu sanki. Bana yaptıklarıyla uyuyordu hepsi ama o kişi ölmüştü. Elimde hissettiğim baskıyla ona gülümsemiş, dolmaya hazırlanan gözlerime izin vermeden silmiştim. Elini tekrar geri çekmiş bana gülümsemişti güç vermek istercesine.
"Devam edelim."
Fotokopilerden diğerini okumaya başlamıştı.
"Dünya gündemine yansıyan bu haberlerden tekrar bahsetmek istiyorum. Bir çok ünlü ve daha isimlerini bile bilmediğimiz sayısız insanın yaşlanmayı geciktirici, hücreleri yeniliyici kısaca bir çeşit ölümsüzlüğü sağlayan adrenechrome kullandığını biliyoruz. Peki nedir bu adrenechrome? Adrenochrome bir endokrin salgısıdır, korkuya bağlı olarak insanların böbreküstü bezlerinden elde edilen saf adrenalinden yapılır. Bu hormon insanlarda en çok küçük yaştaki çocuklar ve ergenlik döneminde olanlarda daha güçlü salgılanıyor. Salgılanan bu hormon aslında vücudun geliştirdiği bir savunma mekanizması. Kurban olarak seçilen tüm bu çocuklar işkencelere maruz kalıyor, bunun sonucunda da salgılanan adrenechrome ise piyasada satılıyor. Bu kan dondurucu gerçekler maalesef ki günden güne artıp yayılıyor."
