she's always like that

593 78 108
                                    

Yorum ve oylarınızı heyecanla bekliyorum. 😉❤️

"Nereye daldın?"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Nereye daldın?"

Chan'ın sesiyle kendime gelip ona dönmüştüm. Başımı iki yana sallayarak önemsiz bir şey olduğunu dile getirmiştim.

"Bir anda dalmışım öyle."

Kahvesini dudaklarına götürüp gözlerini kısmıştı. Emniyetteki işlerimi halledip onunla buluşmuştum.

"Benden kaçmaz Hyunjin. Anlat neyse."

"Son olanlar olmasa... Hyera buna mecbur kalmasa nasıl bir hayatımız olurdu?"

Elindeki kahve bardağını masaya bırakmıştı.

"Farklı olurdu. Nasıl olacağını hiçbirimiz bilemezdik ama."

Mırıldanıp camda gezdirmiştim gözlerimi.

"Hyunjin..."

Yumuşamış sesini duymamla ona çevirmiştim başımı.

"Hyera bunu yapmayı çoktan kafasına koymuştu. Eğer bu olay olmasaydı kendi yapacaktı."

Kaşlarımı çatmıştım duyduklarımla. Biliyordum, o kaybolmadan önce de biliyordum ama neden bundan bahsetmişti anlamamıştım.

"Kaybolmadan önceki günlerde gece dışarı çıktı. Ne yemek yiyen ne de uyuyan Hyera o gece dışarı çıktı. Şüphelenip takip ettim onu."

Dolmuş gözlerinde gördüğüm acı benim gözlerimin yansıması mı yoksa onun mu acısıydı?

Geçen onca seneden sonra eski Chan'dan eser kalmamıştı. Changbin ve benim kadar o da mahvolmuştu.

Duymaya hazır olup olmadığım cümleleri içimdeki acıyla bekliyordum.

flashback

Hyera

Askıdaki montumu kollarımdan geçirip oturma odasında uyuyan bedenlerde gezdirmiştim gözlerimi. Benimle birlikte mahvolmuştu hepsi. Cebimdeki telefonu sessizce komodine bırakıp vestiyerdeki spor ayakkabımı giyinip dış kapıyı yavaşça açmıştım.

Aynı hassasiyetle kapıyı kapatıp ince ceketimin ve montumun kapüşonunu sırayla başıma geçirmiştim. Ellerimi cebime sokup karanlık gecenin ıssızlığıyla boş sokaklarda ilerletiyordum adımlarımı.

Kaçış yoktu, her türlü ölecektim. Ruhu ölü olan bir bedenin ölümünden bahsetmek de anlamsızdı aslında. Yaşamıyordum ben. Yalnızca tutunuyordum bir dala. Sorun insanlar değildi; düşünceleri, davranışları, bakışları yaralamıyordu eskisi gibi beni. Hepsini def etmeyi öğrenmiştim.

Şimdiki ise daha beterdi. Tüm sevdiklerimin hayatıydı önemli olan. Benim yokluğum ve onların yokluğuydu bir seçenek. Onun beni yok etmesiyleydi bu. İkinci seçenek ise yokluğum ve yaşamalarıydı. Kendi ellerimle yürümem gerekliydi. Başka bir seçenek yoktu, bu lanetten kurtulacağıma olan inancım yok olmuştu.

Hellevator • HyunjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin