"Biliyor musun bu nehirde insan kılığında canavarların yaşadığından söz ediliyor. Seçtiği kurbanlarının kötü anlarında tıpkı pusu kurar gibi sudan çıkar, o günlerini hayatlarının en kötü günü gibi düşünmelerini sağlarmış. Ona karşı güçsüz düştüğün a...
Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Deponun kapısını sertçe vurduğum tekmeyle açmıştım. Üzerime tutulan silahlarla gülümsemiştim.
"Bu kadar korkak olacağını düşünmemiştim Lesley? Namseok'u nasıl kaçırdığını şu an daha iyi anlayabiliyorum. Tek başına bir halta yaramazsın."
Wooyoung bir köşede baygın bir şekilde sandalyeye bağlıydı. İyi olduğundan emin olmak için ona çevirmiştim başımı. Göğsü inip kalkıyordu Tanrı'ya şükür. Koluna bağlı bir serum ve yanında silahını Wooyoung'un alnına dayayan biri vardı.
"Nara mı demeliyim yoksa Aeshin mi? Abin de Namseok öyle değil mi?"
Silahımı daha sıkı kavrayıp ona doğrultmuştum.
"Aslında her ikisi de değilim."
Kahkaha atmaya başlamıştı.
"Doğru. Coldark. Biliyor musun pek gücenme ama sizin şu Black Files dediğin yere güveniyorsan aptalsın. Sizi elimle koyduğum gibi bulmamı yine sizden birileri sağladı."
Bilgilerimizi veren hangi itse güzel bir oyun oynuyordu. Sahte kimlikteki bilgilerimizi vermişti ve bu aptalsa gerçek bilgilere ulaştığını sanıyordu. Aptalın da aptalıydı.
Koltuğuna oturmuş elindeki kadehi kaldırmıştı.
"Şarap?"
Emniyet kilidini kaldırmıştım.
"Silahını bırak. Yoksa tek kurşunuma bakar abin."
Etrafımda en az on beş kişi vardı ve her birini halletsem bile Wooyoung'a yetişemezdim.
Silahımı yavaşça indirip yere bırakmış tekme atarak uzaklaşmasını sağlamıştım.
"Üzerini arayın."
İki kişi üzerimi aramaya başlamıştı, yüzünde gördüğüm leş tebessümü onu mahvettiğimde de görmek istiyordum.
"Temiz."
"Dışarda bekleyin. Birazdan leşlerini toplamak için çağıracağım."
Gözlerimi devirmiştim gülerek. Kapanan kapıyla ilerlemeye başlamıştım ona doğru. Gözlerinin içine bakıyordum.
Silahını bana doğrultmuştu.
"O kadar da salak değilim ha?"
Dudaklarımı birbirine bastırmış başımı sallayarak mırıldanmıştım.
"Yalnız bu halini de baya beğendim. O gün giydiğin siyah elbisenin yanında pek iyi olmasa da. Siyah senin rengin."
