8. Bölüm

14.4K 802 783
                                    

Merhaba canlar💕

Nasılsınız?

Vote ve yorum yapmayı unutmayın 🌺

Keyifli okumalar ☺️

Sınır; 180 vote 460 yorum

....

Ferman'ın sözlerinden sonra odasında göz yaşları içerisinde çıkmıştım. Beni nasıl bir işin içine sokmuşlardı böyle? Beni sevmeyen ve sürekli aldatan bir adamla bile bile nişanlandırmışlardı. Ben nasıl hazmedecektim? Gururuma yedirecektim? Yazık değil miydi bana?

Odama girmeden önce annem ve babamın odasına baktım tüm kırgınlıklarımla ve kızgınlıklarımla. Bana anne , baba olmuşlardı cenneti bahşetmişlerdi bu yaşıma kadar haklarını ödeyemezdim ama şimdi cehhennem ateşinde yanmam için bir bir odun topluyorlardı.

Çaresizce tekrar başımı kendi odamın kapısına çevirdim. Derman kalmayan elimi zorla kaldırarak kapının kulbundan tutup aşağı indirdim. Açılan kapıyla sessizce içeri girdim. Hala Rojda ile aynı oda da kaldığım için göz yaşlarımı içime attım. Benim bu aciz halimle uyansın istemiyordum. Şöyle bir odada göz gezdirdim. Elbise dolabın üzerinde ki valizde durdu gözlerim.

Gitsem buralardan kurtulurdum ama Ferman beni bulduğu an kafama sıkardı.

Bir yanım cesaretle dolup taşarken, diğer yanım ise korkuyla dolup taştı.

Yapabilir miydim?

Gidebilir miydim buralardan?

Gidebilirsem, başarabilirsem Ferman bu evliliğe mecbur kalmayacak sevdiği kadınla evlenecekti. Bende cehhenem ateşinde yanmak yerine kışımı bahara çevirebilecek yarım kalan hayallerim gerçekleştirebilecektim. Yarım bıraktığım okulumu tamamlamak gibi...

Bu düşünceler içimde ki yanan ateşi su gibi söndürdü. Bedenimi sarmaşık gibi saran mutlulukla bir an nefes alamadım.

Yapabilirdim!

Gidebilirdim!

Deneyecektim!

Sonucu ne olursa olsun, deneyecektim! Korkaklık etmeyecektim. Ben Reşat Miroğlu'nun kızıydım Korkaklık bana yakışmazdı.

Delicesine bir cesaretle dolabın üzerinde ki valizi değil elbise dolabın içinde ki siyah sırt çantamı çıkardım. Bunu yaparak belki aileme nankörlük ediyordum ama beni sevmeyen bir adamla hele ki beni aldatan birisiyle evlenmek yerine ailemden men edilmek tercih ederdim. Zira bir insan namusu, şerefi için yaşardı. Namus sadece iki bacağının arasında değildi! Namus insanın onuruydu ben onurumu kaybetmeyecektim!

Eğer ki gitmezsem, Ferman'ın yaptıklarını kabul edersem en büyük şerefsizliği, en büyük adiliği ben kendime yapmış olmayacak mıydım?

Önce kimliğimi ve bir kaç tane parça kıyafetimi koydum ardından bana bir süre yetecek kadar düğün de bana özel olarak takılan altınları koydum. Acele olmalıydım. Her an Rojda uyanabilir ve beni tehlikeye sokabilirdi. Çantamın ağzını kapatarak dolaptan dizimin altına kadar gelen siyah kabanımı çıkardım. Sessizce giydim ve önünü bağladım.

Ne kadar inkar etsem de içimde ki korku git gide büyüyordu. Yakalanma korkusu yüzünden bir yanım vazgeç dese de inatla kalbimin sesini susturup, mantığımı konuşturdum. Zira beyin, kalpten her zaman daha cesaretli ve daha gerçekçiydi.

Mübrem Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin