🕊44. Bölüm🕊

7.4K 589 128
                                    

Ay biz geldik hoş mu geldik yoksa hiç mi hoş gelmedik siz karar verin:)

Nasılsınız?

Vote vermeyi ve yorum yapmayı unutmayın:)

Keyifli okumalar 💕

Sınır; 900 vote

...

Jiyan'dan

"Evladımla beni tehdit etmek senin ne haddine!" Dedim az önceki tokadın daha sertini atarak öfkeyle gürledim. "Bana biblo fırlatmak senin ne haddine kızım!" Dedim daha yeni doğum yapmış olmasını umursamadan siyah saçlarını ellerimin arasına alıp parmaklarıma sertçe doladım. Canın acısıyla çığlık atarken, kaçmaya çalıştı ama izin vermedim.

"Nefes almak kime haram olacak birazdan sana göstereceğim!" Dedim bedenini yere fırlatarak. "Dua et Meltem dua et ki insafa geleyim seni döverken!"

...

İnsanlar yavaş yavaş etrafımıza üşüşürken, çoktan zihinlerini merak duygusu sarmış ve fısır fısır konuşmaya başlamışlardı. Ne olduğunu merak ediyorlardı ama onları çok merakta bırakacak değildim birazdan hünerlerimi gösterirken merakları da giderilecekti o yüzden hiçbirini umursamadan Meltem denilen kadın demeye dilin bile varmadığı karaktersiz beş kuruş etmez şahsa odaklandım.

Öfkem o kadar fazlaydı ki elimden bir kaza çıkacak olmasından korkmuyor değildim zira ben ben olmaktan çıkmıştım ve yerde acıyla inleyerek kadına zere acımadan dersini vermek istiyordum.

"Sen, benim hayatımı yaktın Meltem!" Dedim üzerine eğilerek siyah gür saçlarını elime dolayarak sertçe çektim hiç acımadan zamanında bana acımadıkları gibi...

"Sen, benim ciğerimi yaktın Meltem!" Dedim dişlerimin arasında sertçe tıslayarak. Saçlarını kökünden koparmak ister gibi daha da hırsla çektim. Şilan'ın el kadar ki hali gözümün önüne geldi iki bencil insan yüzünden erken doğmuştu ve nerdeyse ölecekti daha dünyaya gelmeden...

"Bir gün olsun bu kadına yazık demediniz! Allah sınamış, sınayacağı kadar bir de biz sınamayalım demediniz kendi bencil isteklerinizin kurbanı oldunuz ahımı almaktan hiç ama hiç çekinmediniz! Şimdi nasıl dilin varıyor hayatımı çaldın demeye?" Dedim içimde yanan geçmişin acı ateşiyle. Bir insanın yüreği hiç mi soğumazdı vallahi soğumuyordu benim içim şuan ne kadar öfkeli olursam olayım içimde kabuk bağlamayan yaralarım hala ilk günkü gibi tazeydi ve oluk oluk kanıyordu.

Acısı o kadar fazlaydı ki bazen dayanılmaz bir hal alıyordu nefes alamıyor gibi hissediyordum bazı günler. Kalbimi böyle bir bıçakla sürekli deşiyorlar gibi hissediyordum.

Ne kadar çocuklar için Ferman ile yüz yüze gelsem de bu tekrar bir araya geleceğimizin anlamına gelmiyordu ve şerefim üzerine yemin ederim ki bugün ki gelen kadınla her şey bitmişti artık olması gerekeni olduracaktim fazlasıyla tolerans göstermiştim ihanete uğrayan ben olmama rağmen fazla sabırlı davranmıştım zira ihanete uğramak dünya da insanın başına gelebilecek en kötü felaketi o kadar zor ve o kadar affedilmezdi ki hayatınızda olan insanı canınızdan daha çok sevseniz bile sindiremiyordunuz.

Mübrem Onde as histórias ganham vida. Descobre agora