🕊32. Bölüm🕊

7.6K 527 132
                                    

Merhaba canlar:)

Nasılsınız?

Bildirimlerim daha doğru düzgün düzelmedi bende artık kafa yormayı bıraktım. Ne halin varsa gör wattpad Dedim skdkdkd

Vote ve  yorum yapmayı unutmayın. Sınır geçilene kadar yeni bölüm gelmeyecek.

Vote; 680 vote

...

Jiyan'dan

Ferman'ın konağında geçirdiğim kabus gibi bir geceden sonra sabahın ilk ışıklarında gözümü açmış ve alelacele üstüme bir şeyler geçirmiş ve konaktan gizlice çıkmıştım. Biraz zor olmuştum ama başarmıştım. Aksi halde Şilan'ın radarına yakalanır yapmak istediklerimi yapamazdım.

Arabama binmeden önce Yusuf ağanın değil Ferman'ın korumalarına haber vermiştim evden ayrıldığımı ve bir kaç saat sonra tekrar geleceğimi.

Tek başıma gidemeyeceğimi en az üç tane korumayla gidebileceğimi aksi halde Yusuf ağaya haber vereceklerini söylemişlerdi. İçimden kendilerine bir güzel sövsem de kabul etmiştim.

Yol boyunca hiç birimizden çıt çıkmamıştı. Sadece adlarının Serhat ve Ferhat olduğunu ve ikiz kardeşler olduğunu öğrenmiştim.

Arman ve Doğu gibi tek yumurta ikizi değillerdi. Çift yumurta ikizleriydi ve hiçbirbirlerini anımsatmıyorlardı. Biri esmer diğeri ise sarışındı. Doğu ve Arman'ın ise sadece göz renkleri farklıydı. Doğu babasının yeşil harelerini almıştı Arman ise benim kahverengi harelerimi almıştı.

İlk durağımız hastaneydi. Zınar Miroğlu'nu ziyaret etmek istiyordum. Geçmiş olsun dileklerimi iletmeyene kadar içim rahat etmeyecekti.

Serhat ve Ferhat sadece kontorele gittiğimi sanıyorlardı bilmelerine de gerek yoktu zira izin vermezler ve planıma engel olurlardı.

Ferman'ın geleceği için elimden gelenin fazlasını yapacaktım ve yapmam lazımdı. Ona bir can borçluydum. Nasıl ki o benim için fedakarlık yapmıştıysa bende yapacaktım. Belki kendimi tehlikeye atıyordum lakin onun için değerdi.

Her şeyden önce biz üç çocuğumuzun anne ve babasıydık düşman değildik. Onun samimiyetene güveniyordum ve bir insan olarak kendisini seviyordum.

Eskisi gibi aşk olarak sevmiyordum. Çok kırgın ve çok kızgındım hala bana yaptıklarını unutmamıştım ve unutamıyordum.

Meltem denilen kadına beni bir çocuk gibi anlattığı o kelimeler hala aklımda çınlayıp duruyordu.

Hayatımda hiç o kadar aşağlandığımı hissetmemiştim.

Koynumda geçirdiği gecelerden bile utanmamıştı oysa yatak da beni hiç de çocuk gibi gördüğünü hatırlamıyordum. Aksine sevişmelerimizi, sekslerimizde hep kendisi ilk adımı atmıştı. Zevke geldiği zaman vücuduma bıraktığı izleri sabahında nasıl kapatmaya çalıştığımı bir o bir ben bilirdim. İnsan hiç çocuk gibi gördüğü birisini her gece konuna alır mıydı?

Geçmişin acı mazisi burnumun direğini sızlatırken, başımı olumsuz anlamda iki yana sallayarak düşüncelerimden silkelendim. Yeri ve zamanı değildi gece tek başıma kaldığımda bol bol ağlayabilirdim kandırılmışlığıma.

"Yenge, Yusuf abiye haber vermeyin dedin ama keşke verseydik her ihtimale karşı."

Direksiyonun başında ki Serhat dikiz aynasında siyah harelerini kahverengi harelerimden çekmeden, bir kaç saniye vereceğim tepkiyi bekledi.

Mübrem Nơi câu chuyện tồn tại. Hãy khám phá bây giờ