🕊35. Bölüm🕊

7.1K 537 138
                                    

Merhaba cano canlar?

Nasılsınız?

Vote ve yorum yapmayı unutmayın. Çok fazla gizli okuyucu var bunu fark edebiliyorum ama emek veriyorum bende lütfen yıldıza basın korkmayın sadece ben görüyorum sjsjdjd

Sınır; 700 vote

Keyifli okumalar🍃

....

Kucağımda kızım sağımda ve solumda oğullarım vardı. Zehra'nın ortaya attığı bombadan sonra tek kelime edecek gücü kendimde bulamayıp, masadan kalkmıştım hızla hala idrak etmekte zorlanıyordum. Bir kabus olmasını dilerdim ama değildi. Kadriye hanımın beni gelini olarak gözüne kestirmesi başımdan aşağı kaynar suların dökülmesine neden olmuştu.

Ben evlilikten bu kadar çok korkarken, kimseyi hayatım da kalbim de istemezken bu olacak iş miydi? Daha yaşadıklarımı bile hazmedememişken görücü çıkması tepe taklak etmişti hayatımı.

Bir kez daha evlenecek kadar cesur ve güçlü değildim ki ben... Evlensem dahi o insana güvenim olmazdı. Yazık değil miydi ona da? Telefonu sadece bir kez açmasa kesin beni aldatıyor diyip aklıkda kurguladıkça kurgulyacak ve yüz yüzegeldiğimiz de kavgaya girecektim. Şarjının bitmelerine bile inanmayacak altında bir şeyler arayacaktım. Yok olmazdı! Yeniden evlenmek olmazdı. Hayatı ne kendime ne de karşı tarafa zehir edemezdim. Evlilik sorumluluğu omuzlarıma çok ağır yük olurdu.
Hem benim hayatım sadece çocuklarımdan ibareti a kişisinden b kişisinden ibaret değildi.

Yusuf ağayla kendimi yan yana düşünmek bile tüylerimi diken diken ediyor, midem de krampların oluşmasına neden oluyordu.

Benim büyük hayallerim vardı. Üniversiteyi bitirecek mesleğimin başına geçecektim. Çocuklarımla şehir, şehir ülke, ülke gezecektim. Bir sürü anı biriktirecektim. Çocuklarımın gözlerinde o gururlu ifadeyi görecektim. İş kadını olacak babamın mal varlıklarını kendim yönetecektim. Hiç bir hayalim de evlilik yoktu ve olmayacaktı. Kararlıydım son nefesime kadar bekar kalmayı ama içimde yeşeren hüzne de engel olamıyordum. Kadriye hanım bugün yarın gelirdi ziyaretime nasıl engelleyecektim hiç bilmiyorum.

Başımı olumsuz anlamda iki yana sallayarak düşüncelerimi bir kenara süpürdüm. Geldiğimiz cezaevinin duvarlarına donuk harelerimle bakarak, derin bir nefes aldım ama o kadar kasvetli bir havası vardı ki insanın daralmasına neden oluyordu. Bir an önce burdan gitmek istiyordum ama aklıma Ferman'ın on bir gündür burda kaldığı gelince kendimi suçlayarak şikayet etmeye hakkımın olmadığını söylüyordum.

"Anne, babam ne zaman gelecek?" Dedi Arman heyecanlı ses tonuyla.

Babasını ne kadar çok görmek istediği ve özlediği kahverengi harelerinin etrafını saran ışıltılarla fark edebiliyordum. Sıcak bir tebessüm kendisine bahşederek, "Birazdan gelecek oğlum." Dedim.

Mübrem Where stories live. Discover now