3. Nelik Acılar.

412K 20.6K 37.9K
                                    

Medya: Eylül Yalçın

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.


Medya: Eylül Yalçın.

"Yaralar, onu yaralarım."


|Teoman- Kupa kızı, sinek valesi|


Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza basabilir misiniz? Kitap çok yeni, desteğinize ihtiyacım var. 💚

Bir yanım savaş, bir yanım çiçek kokan bahardı.

Bahara dokunsam, savaşı atlatabilir miydim? Bilmez miydim savaşın getirdiği olumsuz sonuçları? Bilirdim, elbette. Elimi havaya kaldırdım, gökyüzüne öylece baktım. Ruhumda kemirilmiş düşünceler varken, gökyüzünde huzuru aradım. Ellerim kayıptı, kayıptı inci tane ruhum.

Savaşı düşündüm. Savaşların yaratmış olduğu o enkazları. Çiçekler vardı, tarla bahçelerini süsleyen çiçekler...Şimdi bir damla gözyaşının altında gökyüzüne asılı elim, biraz da savaşım mevcuttu. Düşünceler boğuyordu, boğuluyordum düşüncelerin ortasında.

''Yağmur yağabilir, isterseniz içeriye geçin.'' Dedi bir adam.

Valeydi sanırım.

''Gerek yok teşekkürler.''

Parmaklarımı birbirine sürttüğüm sırada, omzumun üzerine bir şal bırakıldı. Şalın sahibine yüzümü çevirdiğimde, onu gördüm.

Serter Güçlü.

Masmavi, delice bakışlarını bana doğrultmuştu. Üstüme bıraktığı şal, bir kadın şalıydı. Kimin şalı olduğunu ise, anlayabiliyordum. Hemen arkasından gelen kadın ve çocuğu gördüğüm için anlamıştım. Şala sıkıca sarıldığımda, Serter; kadının yanına doğru yürüdü. Çocuk, Serter'in kucağına gelmek için elini havaya kaldırdı.

Aralarındaki sevgi tuhaftı ve oldukça güzeldi.

''Berrak, sen eve geç tamam mı? Benim bir işim var, halledip geleceğim.'' Dedi ve çocuğun kafasını öptü. ''Anneyi üzmek yok, bak anneyi üzersen sana en sevdiğin tatlıdan almam.''

Berrak yavaşça kafasını salladığında, benimle göz göze gelmişti. O bakışlarda, tuhaf bir enerji vardı, henüz çözümleyemediğim, ismini koyamadığım enerjinin gölgesi altında eziliyordu bedenim. Omzumda bulunan şalına baktı, kaşlarını çattı, sonra çocuğun elini sıkıca tuttu.

''Beni, bu gece uyut tamam mı Serter Amca.'' Dedi çocuk.

Serter, çocuğun önünde eğilip montunun fermuarını yukarıya çekti. ''Bu gece olmaz, sabah geleceğim.''

''Bekleyeceğim Serter Amca.''

Serter, kadın ve oğlu için arabanın anahtarını uzattığında; öylece arkada kalmıştım. İçimi bir korku kapladı, bu korkunun kaynağı açık bir şekilde belliydi. Soğuktan dolayı üşüyen parmaklarım vardı. Kararmış bir gökyüzünde, havada asılı kalmış ayın parlaklığını sırtımda hissederken, kalbimden hançerlenen ruhum mevcuttu.

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now