2. Kesik Nefes.

449K 18.7K 36.6K
                                    

Medya: Gece

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: Gece

"Her şey değişir, sen değiştiğinde."

|Cassie Howard- Broken |

Lütfen oy ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Kitap henüz yeni, desteğinize ihtiyacı var. Güçlü bir kalem için, güçlü bir destek lazım. Hepinizi çok seviyorum, umarım bu kurguda hayallerinize ve size dokunur.

Zaman neydi?

Bunu henüz bilecek kadar büyümemiştik belki de. Zaman kavramı bazen hiçliğin bir temsilcisi olabiliyordu, bazen görünen güneşten öte karanlık bir ay da olabiliyordu. Öylece, karanlığa bakıyordum. Mutfak camında, teslim olmuştum karanlığa. Elimde bir not vardı. Notun üstüne ne yazacağımı bilmiyordum.

'Güneş sizin olsun, bana ayın parlak yüzünden haber verin.'

Tarihin altına not düşüp tekrar gökyüzünü izlemeye devam ettim. Yıldızlar parlaktı, yıldızlarla pek aram yoktu. Güneşi de sevmezdim, ben sadece ayı severdim. Ayın, o heyecanlı yüzüne bakarken her şeyi unutuyordum. İnsan nasıl da sevmezdi ayı? Bunu düşünmeye çalıştım. İnsan aydan bir haber olabilir miydi?

Düşünceler silsilesinde bunu yaşayabilmek miydi mühim olan? Veyahut ay kadar aydınlık mıydı kör yaşam? İnsan kötüydü. Çiz çiz üstünü Gece, hayır insan aşağılık bir varlıktı. Sınırlarımın biçare gönlünde kopan mum alevinde yanan insan kötüydü. Bunların en yakın örneği, okulum olmasına rağmen Eylül'ün işlerine koşuşturuyor olmamdı.

Yemeğe baktım. Tencerede harika bir tavuk hazırlıyordum. Genelde yemek konusunda iyi şeyler pişirirdim. Eylül Yalçın, özel misafiri için benim yemek hazırlamam gerektiğini söylemişti. Tavanın içine, küp halinde kesmiş olduğum tofuları koydum. Serter Bey, tofuyu çok seviyormuş, ablam öyle söylemişti.

Ders çalışmam gereken yerde, Serter Bey'e yemek hazırlamakla meşguldüm.

Saçlarımı arkaya atıp eldivenleri elimden çıkardım. Yemek konusunda, biraz titiz birisiydim. Mutfağın dağınıklığına asla gelemiyordum. Üstelik, kendim de dahil yemek hazırlayacaksam eldiven kullanmak zorundaydım.

''Hazırlıyor musun?'' Ablam kapıda beni izliyordu ve elinde bir adet tepsi vardı.

Tepsinin üstünde, ilaçlar duruyordu.

Kafamı salladım. ''Evet.''

Tepsiyi alıp tezgahın üzerine bıraktıktan sonra, buzdolabından çıkardığı bardağın içine su döktü. Suyu önüme bıraktığında, önlüğümü çıkarmıştım ve sandalyenin demirliklerine asmıştım. Hayretle ablamı izliyordum çünkü yine bana o zehirli ilaçlardan vermeye çalışıyordu. Üstelik, bu sefer kendisi içirmek istiyordu.

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now