21. Unutma Beni Çiçeği.

263K 9.7K 21.2K
                                    

Öncelikle merhaba!Nihayet yeni bölüm ile karşınızdayım

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Öncelikle merhaba!
Nihayet yeni bölüm ile karşınızdayım. Biliyorsunuz iki haftalık bir ara vermiştim fakat ısrarla önceki bölümün final olduğunu düşünen var, lütfen duyurularımı dikkate alın. Gerek ınstagramdan gerek Wattpad profilimden kitapla ilgili her duyuruyu atıyorum. Finale daha var, henüz başlangıçtayız.

Ve sizden ricam satır aralarına bol bol yorum atabilir misiniz? Yıldızlarınızı da eksik etmezseniz sevinirim.

|Teoman- alev alev |

| Bağzıları- Zaten kırılmış bir kızsın. |

Bölüme başlamadan önce buraya bir kalp bırakır mısınız? :*)

Kolumdan tuttuğunda her şeyi düzeltebileceğini sandı. Ne yazık. Kollarımı ondan çektiğimde kırıldığım o düşü tamir edememenin hüznü vardı içimde. Bir volkanın yangınını dışarıdan seyrediyordum. Kolumdaki elleri bir kenara bırakarak nefes almaya çalışıyordum. Bitmek bilmeyen yolların kırgın bahçesinde güllerimi kopartanların yaratmış olduğu acıya bir tek ne yazık diyebiliyordum.

Bana bundan bahsetmemişlerdi.

Bana dünyanın bu kadar kötü bir yer olduğunu söylememişlerdi. Eğer söyleselerdi; bugün burada kırılan çiçeklerimi kurtarmaya çalışmazdım.

Kırgınlığı bir kenara bıraktığımda elime alabildiğim tek şey çantam olmuştu. Islak çantamı tutmaya çalıştığımda, o kolumu sımsıkı tutarak gitmeme engel oldu. Yüzümüz karşı karşıya kaldığında dişlerimi sıktım. Görmek istemiyordum. Onu görmek istemiyordum. Onunla ilgili bir şey duymak istemiyordum.

''Bırak.'' Dedim.

Kolumu bırakmak yerine yüzüme endişeli bir yüz ifadesiyle bakan Barış'a karşı yüzümde bir iğrenme oluştu. Bu elimde olan bir şey değildi. Bu gerçekten de elimde değildi. Üç yıllık dostluğu tek bir hatasıyla bitirmemişti, o birçok hatayı yapmıştı, hatalar hataları doğurmuştu. Neticesinde bugün ona bakarken gözlerimde sevgi değil, öfke vardı.

''Gece.'' Dedi yüksek bir ses tonuyla.

İkimizin de üzerine yağmurlar damlıyor, ikimizde ıslanıyorduk. Beni ıslatan şey yağmurlar değildi; gözyaşlarımdı.

''Bırak, bırak, bırak.'' Dişlerimin arasından konuştuğumda, ondan uzaklaşmak istemiştim.

Onu duymamalıydım. Kulaklarım onu işitmemeliydi. Sözlerini duyarsam eğer, yıkılırdım. Sözleri ben de depremler yaratırdı. Omuzlarıma yük bindirirdi, saçlarımı ağartır; geçmişimdeki anıları hançer gibi saplardı omuzlarıma. Onu duymayacaktım, duymayacaktım işte. Duymak için çaba göstermeyecektim.

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now