26. Serter'in Gecesi.

273K 8.6K 19.1K
                                    

Medya: Gece Güçlü ve kombini

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: Gece Güçlü ve kombini.

Öncelikle 3 milyon olduk, çok teşekkür ederim. İyi ki varsınız. Bu başarı hepimizin.

Bölümü okurken satır arası yorumlarınızı da eksik etmezseniz sevinirim. Lütfen yıldıza basmayı da unutmayın.

Bu bölüm geçiş bölümüdür. Güzel sahneler var. :) Kitap olsaydı altını çizecektiniz.

Nothing breaks like a heart

Bölüme başlamadan önce buraya bir kalp bırakır mısınız :*).

Bahçedeki güllere baktığımda, henüz çiçeklenmemeleri beni bir miktar üzmüştü. Özellikle bu mevsimde, küçücük bir yağmurda bile çiçek açacağını düşünüyordum. İstediğim olmamıştı. Benim güzel gül ağacım soluk bir bedende tek başına kalmıştı. 

Yağmur yağmasına rağmen, pet şişeye doldurduğum suyu ağaçlara boşaltıyordum. Hem yağmur yağıyordu hem de elimdeki suyla birlikte ağacım ıpıslak oluyordu. Dışarıdan deli portresi çizdiğimin farkındaydım ama umurumda değildi. Üstelik ağaçlar hoşuma gidiyordu. Onlarla ilgilenmek güzeldi. Eskiden çiçekleri sevmediğim halde bu aralar kafayı çiçeklerimle bozmuştum.

''Günaydın yenge.''

Pusat.

Arka bahçenin kapısının önünde duruyordu. Elinde bir adet papatya buketi vardı. Parmaklarıyla sardığı papatya buketini göğsüne tutmuştu. Diğer elinde ise şemsiyeyle yağmurdan korunmaya çalışıyordu. Beyaz gömleği, deri ceketi ve siyah pantolonu yağmurun altında ıslak olmuştu. Deri ceketinden aşağıya akan yağmur damlalarını ne yazık ki şemsiye engelleyemiyordu.

Yavaşça elimde bulunan pet şişeyi ağacın yanına bıraktım. ''Günaydın.''

Garip bir biçimde, bu haylaz çocuğu seviyordum. Biraz haylaz, biraz çapkın ve biraz da grup yapan birisiydi ama her şeye rağmen çok eğlenceliydi. Serter ile evlendiğimden beri bana karşı davranışları da çok yumuşaktı. Her ne kadar onu çıplak görmüş olsam da; iyi çocuktu.

''Sizin yan tarafa bir kız taşınmış.'' Şemsiyesini kapattığında karşıma geçmişti. ''Onu tavlamaya geldim.''

Çok rahat, çok profesyonel...Adam direkt açıkça niyetini belli ediyordu. Çok rahattı, garipti ama rahattı.

''Kim taşınmış ve sen nereden biliyorsun?'' Elimden mavi eldivenleri çıkarıp onları kirli bir poşetin içine attım.

''Yirmi iki yaşında, bacakları uzun; göğüsleri büyük, dudakları kocaman bir genç kız.'' Dudaklarını ısırdı. ''Anlayacağın, kara sevdaya tutuldum.''

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now