28. Günaşırı.

189K 8.2K 24.5K
                                    

Medya: Ömer öxnsmsmsmsmdmmsm

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: Ömer öxnsmsmsmsmdmmsm

Bu hafta bu bölümü yazarken aşırı zorlandım, yazması zor olan bir bölüm değildi ama yorgun olduğum için yazmak beni biraz yordu.

Satır arası yorumlarınızı bekliyorum ve yıldızları da eksik etmezseniz sevinirim. Yorumlarınızı okumak çok eğlenceli.

Bölüme başlamadan önce buraya kalp bırakır mısınız :*)

Tanrım dedim, Tanrım insanlar bu kadar kötü olmamalı. İnsanlar bu kadar kötü olmamalıydı Tanrım. Ben burada, bu suyun içindeyken yirmi üç yaşında ölümü düşünmemeliydim. Ellerimi uzattığımda, ellerimi tutan parmaklar dikenle sarılı olmamalıydı. Üşüyen ruhumu gaflet uykusu örtmemeliydi. Saçlarım deli rüzgarlara asılı olmamalıydı.

Tanrım ben ölmek istedim ve sen beni durdurdun. Ben ölmek için yaşamamaya çalıştım, burada bu yerde kalbimi gömdüm. Ruhlarım bulunmadı, iyi insanların kaybolduğu, sanrılı düşlerin bir bir mahvolduğu evrende ölmek istedim Tanrım. Bir şarkının en can alıcı noktasında güneşimi kaybettim.

''Gece.'' dedi.

Bana insanlar iyi dedin. Bana dedin ki insanı insan öldürmez. Sen söyledin. Sen ayaklarımla sonsuza kadar dans edeceğimi vurguladın. Ayağa kalktığımda ellerimi havaya kaldırıp son kez güneşi selamladığımda sen bana iyiliği vurguladın. Ruhuyla gemiyi yakan insanlardan uzak dur dedin.

Neye yarar kırık ayaklarla dans etmek? Dünya güzel bir yer değilse; bomboştur dans etmek.

''Gece.'' dedi bir kez daha.

Sırtım denizin kumuyla buluştuğunda, Barış yüzüme eğildi. İki eliyle birden yanaklarımı tuttu. Gözlerim açık ona bakıyordum.

Yıldızları görüyordum. Kararmış gökyüzüne bakıyordum. Nefesimi kesen yıldızlardan sorumlu değildim fakat kalbimi karartan düşünceler kabusum oluyordu. Yıldızlar silikleşiyordu. Tanrının bir cezası olarak bize verilen kötü insanlar her tarafımızı sarıyordu. Kötülük kötülüğü buluyordu.

''Ne yapıyordun sen?'' Bağırdı. ''Gelmeseydim kendini öldürecek miydin? Bana cevap versene Gece! Bunu neden yapıyordun! Bunu kendine neden yapıyordun!''

Herkes herkesi suçluyordu. Herkes herkeste kusur arıyordu. İnsanlar birbirini cümleleriyle eziyordu, bunu amaçlıyordu. Kalbimi mahveden gerçekleri görmezden geliyorlardı. Kimseye bir şeyler anlatmak, herkese bir şey anlatmakla aynı değildi çünkü varlık yokluktan daha az acıydı.

''Bırak.'' Kollarının arasından kurtulmaya çalıştım.

''Bunu neden yaptın?''

''Değilmiş.'' Yüzüne bağırdığımda ses tellerim biraz acımıştı. ''Onlar ailem değilmiş. Beni kandırmışlar, beni bir yalana inandırmışlar.''

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now