32. Bir İstanbul Beyefendisi.

200K 8.2K 21.9K
                                    

Medya: İstanbul Beyefendisi

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: İstanbul Beyefendisi.

Merhaba!

Kalbe saplanan ok hikâyesine gösterdiğiniz ilgi için teşekkür ederim. Edit yapan herkese de ayrıca teşekkür ederim. Bu kitap ve bu kurgu yükseliyorsa sizlerin çabası benim de emeklerim sayesindedir.

Beni ınstagramdan takip etmek isterseniz; Ebrununhikayeleri olarak bulabilirsiniz.

Kalbe saplanan ok için çalma listesi de hazırladım, Spotify da. Oraya da bakabilirsiniz.

Sizi seviyorum. Bunu kelimelerle ifade edemem ama kalbime dokunduğunuzu bilin.

Yorumlarınızı ve yıldızlarınızı da eksik etmezseniz sevinirim.

Bölüme başlamadan önce buraya kalp bırakır mısınız? :*)

Serter vurulmuştu.

Bunu kelimelerle anlatamazdım. Bu iki kelimeyi anlatamazdım. Kalbimde geçen ağrıyı duymazlıktan gelemezdim. Göğsümde büyük bir ağrı oluşmuştu. Bunu anlatmak oldukça zordu. Serter'in vurulduğunu söylemişti. Serter vurulmuştu. Herhangi bir şeyin önemi yoktu, benim için önemli olan yalnızca Serter'di. Serter vurulmuştu ve dünyam büyük bir hızla kararmıştı.

''Ne diy-diyorsun Bekir?'' Telefonu tutan parmaklarım sertleşti. ''Ne diyorsun?''

Bunu duymak...Güç kaybettiriyordu. Onun vurulması demek, kalbime hançer yemek demekti. Bir baharı andıran gözlerini görememekti. Her şey üst üste gelmişti. Eylül ile yüzleşmiştim, Ömer yine karşıma çıkmıştı ama hiçbiri Serter'in vurulması kadar canımı yakmamıştı.

''Gece Hanım.''

Yolun ortasına atlamak istedim. Adımlarımı yola yönelttiğimde, Ömer de arkamdan bağırdı. ''Gece, buraya gel!''

''Kim o?'' diye sordu Bekir.

''Ser-Serter iyi mi?'' Hayır, sesim titrememeliydi.

Kaybolup giderdim.

''Gece!'' Ömer bir kez daha bağırdı.

Titrek gözlerimle araba bulmaya çalıştığımda yolun ortasında bir başıma kaldım. Burası eski bir caddeydi ama çokça kullanılırdı. Arabalar fazla vardı. Rum mahallesinde kalıyorduk. O yüzden birçoğu başka ülkelere gitmişti. Kalanlar ise azınlık kısımdı. O azınlık kısım da trafiği bazen işgal ederdi.

Şimdi tek başıma yolun ortasındayken ne düşüneceğimi bilmiyordum. Taksi bulmak, taksiye binmek, sonra da Serter'in yanına gitmek istiyordum. Onu kaybedemezdim, devamı gelmemeliydi. Onu kaybedersem eğer yaşayamazdım ki.

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now