7. Eylül Ayı Sevilmez.

374K 16.5K 30.3K
                                    

Medya: Barış

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: Barış

Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza basabilir misiniz? Yorumlarınızı da eksik etmezseniz sevinirim. 💚

''İki türlü insan vardır. Doğruyu benimseyenler, yanlış yoldan gidenler.''


| Duman- Manası yok |

Bölüme başlamadan önce, küçük kalp koyar mısınız? :*)

Karanlıktı.

Boşlukta yaşadığım rüyaların zamana meydan okuması kadar karanlıktı etraf. Bir ipin üzerine hayallerimi asmış gibiydim. Rüyadan bir türlü uyanamıyordum. Parmaklarımı kıpırdatsam ağrıyan yerlerim olurdu. Kafam ve boynumda büyük bir acı hissediyordum. Sanki kabustu veyahut bambaşka bir evrende hissediyordum güçsüz bedenimi.

Kıpırdamak istediğimde, parmaklarım artık hareket etmeyi bırakmıştı.

Sesler duyuyordum.

Mırıltıydı sesler.

Annemi ilk anımsamaya başladığım yaşlarda, ona yazdığım bazı mektuplarım olurdu. Saçlarına yazılar, gözlerine şiirler yazardım. Yıllar boyu, saklı bıraktığım dizelerin ardında kalan mektupları göğsümde saklamayı ihmal etmezdim. Yıllar geçmişti, şimdi annemin kokusunu boynumda hissediyordum.

Sanki burası annem kokuyordu.

Kalkamıyordum. Elim, sıcak yumuşak bir elin içerisine hapsolmuştu.

''Ne zaman uyanacak?'' Diye sordu ince tiz bir ses.

Elimi tutan eller, bir şeyler soruyordu. Ne yazık ki o sesi tanıyordum. Kabusum olmuştu, kötü rüyalarımın sebebiydi o ses. Daha da acısı, anımsıyordum yaşadıklarımı, görebiliyordum duyduğum karamsar sözleri. Neler alıp götürmüştü benden? Ne acılar görebilmişti içimde akan denizlerin soğuk suyu? Hisler barındıramıyordum artık bünyemde, sadece nefes almayı amaçlıyordum.

''Bilmiyorum.'' Naz'ın sesini duydum.

Gözlerimi açmaya çalıştığımda, gözlerim ağırlaşıyordu gittikçe. Bilincim açıktı, onu gören elalarım kahroluyordu.

Eylül Yalçın'ın nefesini hissettim boynumda. Dudaklarıyla boynumu öptüğünde, kalbimde bir kasıntı meydana geldi. Her şey yok oluyordu, her şey aile kavramının parçalandığı gün yok olmaya başlamıştı. Bardaktaki ilk çatlaklıktan sonra bir daha hiçbir şey eski haline gelememişti. Yok oluş süreci sert bir şekilde devam ediyordu.

O beni öpüyordu, sanki sever gibi.

O öperken ben, kasılıyordum inanırmışım gibi.

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now