13. İki Kelime, Dört Yangın, Bir Masum.

443K 15.6K 48.1K
                                    

Medya: GECE GÜÇLÜ

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Medya: GECE GÜÇLÜ

Lütfen bölüme başlamadan önce yıldıza basabilir misiniz? Oy ve yorumlarınız benim için çok önemli. 😻

Instagram: Ebrununhikayeleri

''Kan ve kanayanlar.''

Bölüm başlamadan önce kalp koyabilir misiniz? :*)

Ben sanırım insanlardan nefret etmek üzereydim.

Düşündüm, yalnızca düşündüm. Kıyısında hayat bulmaya çalıştığım bu evrendeki insanların kirli hesaplarını bu kirli hesaplarının doğurduğu kara sonuçları ve nedensiz denizinde olasılık bekleyen yaşam uçlarını. Ben, yalnızca düşündüm.

Düşünüyordum.

Kafam karmakarışıktı.

Eylül ile bir zamanlar nasıl abla kardeş ilişkisinde bulunduğumuzu düşünmeye çalışıyordum. O benim ablamdı, o benim cam damarımdı, belki de ruhumu kanatan insanlara karşı kanatmayacak bir savaşın ortasına beni atar diye düşündüğüm zamanlarda şimdilerde; büyük bir hayal kırıklığıyla kuşanmıştım.

Göz göre göre ailemin mezarı bahçedeydi.

Allah kahretsin ki evet.

Gözlerini çevirip bana baktılar, o an Ömer'i unutarak onlara doğru bir adım attım. ''Ne yapıyorsunuz?'' İki kelime, dört yangın kadar yaktı.

Eylül titreyen eliyle küreği yere fırlatıp terleyen alnını sildi. Bir panik dalgası vücudunu esir almıştı.

Gözlerinin içine baktım, gözlerimin içine bakamadı. Öylece sürüp gitti, arada yaşanmış anılar. Bilirdim ki anılar zihnimizi bulandırırdı fakat benim midem bulanıyordu. Onların yaşattığı her türlü acı midemi bulandırıyordu. Onlardan nefret ediyordum. Eylül ile Gürsel yüzünden insanlıktan nefret ediyordum.

Şimdi, ben bunlarla aynı gökyüzüne; aynı ayın altında mı sabahlanıyordum?

Korkunç, korkutucu, sıfır merhamet.

''Gece?'' Gürsel kaşlarını çatarak beyaz torbayı arkasına aldı. ''Neden öyle sinsi gibi arka bahçeden giriyorsun eve?''

Omzumu dik tuttum. ''Ne yapıyorsunuz?'' Sorumu yinelemiştim.

Eylül öne atladı. ''Bahçeyi yeniliyoruz, sen seversin diye gül bile dikiyorum. Hem, güller bu mevsimde daha iyi olgunlaşır, bilirsin sonbaharı sever güller.''

Ben gül hiç sevmezdim.

Ben çiçeklere de bayılan birisi değildim.

Yalan oku kalbime saplanmıştı. Yalanı ölesiyle kendilerine mesken bellemişlerdi. Yalan onlar için, bu hayatta söylenen kolay bir araç haline gelmişti. Öyle ki her durumda, her yalanı hemen söyleyebiliyordu. Aklıma gelmeyecek her şey, dudaklarından dökülüyordu. Onların merhamet duygusu kalplerinde yoktu çünkü ben artık Eylül'ün bir kalp taşıdığını düşünmüyordum.

KALBE SAPLANAN OKWhere stories live. Discover now