Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.
Medya: Çapkın, yüksek eril enerjiye sahip uyuşuk Çam Bey.
Lütfen kitaba başlamadan önce, yıldıza basabilir misiniz? Twitter'da da #kalbesaplananok etiketiyle yorumlarınızı ve düşüncelerinizi paylaşırsanız çok mutlu edersiniz beni, kalbimi.
''Ve bir zamanlar düşmanlarımı çok severdim.''
| Lana Del Rey- Born To die |
Başlamadan önce buraya kalp koyabilir misiniz?
06.09.2022;
Şarkıları severim, ayı severim, yıldızları pek sevmem, yağmur kokusunu duyduğum an dayanamayıp pencereyi açarım. En sevdiğim kitap henüz yazılmayan kitap. Merhamet dilenirim sevdiklerimden. Barış'a bağlılığım fazlasıyla var. Naz bu hayatta değer verdiğim nadir insanlardan yalnızca biri...Ha bir de kafamı karıştıran birisi var.
Serter Güçlü...
Onu bulutların arasına giren aya benzetiyorum, parlak ve oldukça güzel...
Bugün, bu yazdığım paragrafa özel şarkım; Bağzıları- Zaten kırılmış bir kızsın.
Yoldu, acı veren bütünleri kapsayan, göğsü kalbinden büyük olan.
Yalnızca yola odaklandım. Ellerimi kucağımda birleştirmiştim, gözlerim ise cama bakıyordu. Bütün ağaçlara usulca bakarken; yolun bitmesini bekledim. Hepimiz birer gökyüzünde, bir çam ağacına asmıştık hayalimizi ve yine hepimiz orada ölümümüzü beklemiştik. Şimdi ben, bu yolda ölümle mi karşı karşıya kalacaktım?
Uzaktı, kalbi küle veren...
Uzaktı, mesafeleri delen.
Her şey bir bakıma uzak düşüyordu aydan daha parlak olan geceye rağmen.
''Böyle surat mı asacaksın?'' Dedi ak saçlı, dedem yaşındaki Ömer.
Dudaklarımı ıslattım. ''Ne istiyorsun?''
Bacak bacak üstüne atıp sırtını koltuğa yasladı, rahat bir tavrı vardı. ''Dünyada insanlar her zaman bir şey istemeye mahkûmdur, toprak suyu ister; gece ayını, gündüz güneşini, siyah beyazını, dünya oksijenini, aşk ise kendisini yeniden bulmak ister. İnsanlar hep bir şey ister, Gece Yalçın.''
Güldüm. ''Edebiyat parçalamaya da karar vermişsin, senden iyi Cemal Süreya olur.''
Derin derin iç çeken Ömer, tuhaf bir adam olduğunu kanıtlıyordu her halükârda. ''Şükran'da böyle derdi biliyor musun? Kıvrılırdı bir duvar köşesine, ona şiir okuduğum için edebiyat parçalıyorsun derdi. Bilmezdi, şiirlerdeki derin anlamı.''
