40

41.9K 1.2K 183
                                    

Sumru basamakları dövmek istiyorcasına merdivenleri tırmandı. Yanağından süzülen bir damla yaşla birlikte kendini serbest bıraktı. Yeterince sıkmış olmalıydı ki, her yeri uyuşmuş gibi tarifsiz bir sızı bırakıyordu.

Aşağıda olanlara anlam veremiyordu. Daha doğrusu vermek istemiyordu. Kutay böyle bir şeyi yapabileceğini nasıl düşünürdü? Neden böyle bir şey yapmak istesindi ki? Bir bebek..bir bebeği yalnız büyütmek kolay mıydı? Hele ki babası Kutaysa. Ona benzerdi, Sumru ona benzeyen her şeyi silmek istedi o an. Kutay 'ın düşünceleri onu kendine getirmeye yetmişti.

Gitmiş miydi?

O attığı tokatı hala ellerinde bir karıncalanma hissi olarak hissediyordu. Hak etmiş miydi? Bilmiyordu. Onu öylece terk eden de kendisiydi. Belki..belki de Kutay bunları düşünmekte haklıydı.

Hayır hayır! Onu haklı bulmak istemiyordu.

Kapı büyük bir darbeyle açıldığında gözleri hemen arkasına kaydı. Gelen Jessti. Onu merak ediyordu tabi ki gelecekti. Ama o başkası olsun isterdi. Kutay'ı kovmuş olmasına rağmen hala peşinden gelmesini isteyecek kadar gurursuz muydu gerçekten?

" İyi misin? " diye sordu Jess kollarını Sumru'ya sararak. Bu aralar bu cümleyi ne kadar da çok duyuyordu öyle? İyi olmak..o da neydi? Herkese evet, iyiyim dese bile ruhu artık iyi değildi. Sumru'nun ruhu Kutay'ı terk ettiği günden beri iyi değildi.

" Değilim. " dedi ağlamaya başlayarak. Gözyaşları Onu dinlemiyordu. Dinlesin de istemiyordu.

" Geçecek. " dedi Jess hiçbir şeyin değişmeyeceğini bilerek. Ama bazen insanlar teselliye ihtiyaç duyardı. O tesellinin asla gerçek olmayacağını bile bile hemde.

" Geçmeyecek. " dedi Sumru kollarını ona daha sıkı sararak. " Konunun öznesi Kutay olduğu sürece hiçbir şey geçmeyecek. " iç çekti. " Onu nasılsın atlatamam? O kadar Ay sonra karşımda görünce hala nasıl ona karşı bir şeyler hissedebilirim? Bunu ben kendime nasıl yapabilirim? "

ŞARAPNEL +18 Where stories live. Discover now