41

37.9K 1K 313
                                    

" Bizim konuşacak.." diyecekti ki izin vermedi Kutay.

" Lütfen bizi yalnız bırakır mısınız? " Kutay gözlerini ismini bilmediği kadına dikmişti. Ricası üzerine Jess gözlerini Sumru'ya çevirip kısa bir bakış üzerine dışarı çıkarak kapıyı ikisinin üzerine kapattı. Ateşle barutu yan yana bıraktığının farkında bile değildi. Belki de en çok o farkındaydı ve bilerek yapmıştı, bilinmezdi.

Sumru ne yapacağını şaşırmıştı. Onunla bir başınaydı ve bir odada kapalıydı. Kendine bir şey yapacağını düşünmüyordu açıkçası ama kendini tutamayacağından korkuyordu. Onu özlemişti. Kokusunu alıp ona yenilmekten korkuyordu.

Kendisini sevmeyen bir adama yenilmek güçsüzlüktü ona göre.

Başını dikleştirerek sırtını bir yere yaslamak istedi Sumru. Kutay'ın karşısında yıkılmış bir kadın gibi görünmek istemiyordu. Aslında nasıl olmak istediğini kendi de bilmiyordu. Tek bildiği ona sarılmak için yanıp tutuştuğuydu. İnsan sevince sarılmak isterdi, kokusunu içine çekmek isterdi. Kutay bunları biliyor muydu?

Sanmıyordu.

" Özür dilerim. " diyen sesi duyduğunda sertçe yutkunmak istedi Sumru. Bakışları mahcupluğunu üstleniyordu Kutay'ın. Dudaklarının arasından çıkan kelimelerin farkına varmış gibi bakıyordu.

" Özür? " gülmek istedi ama bunu yapmadı. Ona tebessüm ederse kendini kaptırırdı. Peki ya Kutay gülümserse? O zaman da kendinden geçmez miydi? Kahretsin, erirdi.

" Sumru ben öyle bir şey düşünmek istemezdim ama.."

" Amalara sığınmayı bırak Kutay. " dedi Sumru onun adını dudakları telaffuz ettiğinde göğsü hızlandığını anlayarak. Kutay için de garipti bu. Adını herkes söyleyebilirdi, basit bir şeydi bu. Ama onun söylediği gibi söyleyemiyordu herkes. Onun farklı bir vurgusu vardı.

ŞARAPNEL +18 Where stories live. Discover now