3. YÜKSELİRKEN ALÇALMAK

1K 60 9
                                    


KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

3. BÖLÜM: "YÜKSELİRKEN ALÇALMAK"






"Ölmüş bir adam, yaşayan bir kadının kolları arasındaysa, adamın teninde kadının gezdirdiği parmaklarının merhametli dokunuşları ona bir ölümlü olduğunu ve hâlâ yaşadığını hissettirebilirdi. Fakat hayat bu, hep mecbursundur bir şeylere, seni yaşamla tanıştıranla da veda etmen gerekebilir. İllegal düzeni bozanı kimse sevmez."

Kenan Şehzat'ın Süveyda'ya söyleyemediklerinden.

Bir adam bir bedenin çıplaklığına sarılıp örtünecek kadar şerefli olabiliyorken, başka bir zamanda aynı adam örtündüğü bedeninin çıplaklığını ortaya serecek kadar nasıl büyük bir çelişkinin içine düşebiliyordu işte bunu anlamıyordum.

Birbirimize olan davamız hep devam edecekti. Bir kazananın olması şarttı.

Kenan kimseyi umursamadan bana bakmaya devam edince bakışlarımı koparan ben oldum, dikkat çekmek istemiyordum.

Ayak sesleri duyduğumda dikkatle arkamı dinliyordum.

"Böyle ayakta mı bekleyeceğiz?" diye düz sesiyle konuşan Kenan kısa bir süre sonra görüş alanıma girdi. Karşıma geçip Kaya'nın yanındaki sandalyeyi tek eliyle geriye çekip masanın içinden çıkardı. "Neden oturmuyoruz?"

Yansıma çoktan kaybolmuş olsa bile sesi kulaklarımdaydı. "Senin için burada Yasemin... Sadece senin için."

Gözlerim kontrolsüzce onu bulduğunda bana bakıyordu. Herkesin gözü Kenan'ın, onun gözü benim üzerimdeydi.

"Bakışları, bakışları diyorum, Yasemin... Hiç mi hoşuna gitmiyor, Yasemin? Hiç mi etkilemiyor seni?"

"İskender Bey buyurun, siz de oturun lütfen," diye konuşan Derviş Bey, baş köşeye konulmuş sandalyeyi göstererek konuştuğunda herkesin dikkati de dağılmıştı. Ardından, "Hadi siz de oturun," diye ayaktaki herkese konuşup kendisi de oturmak için hareketlendi.

Kenan herkesten önce oturup bir elini kucağında tutarken, diğer elinin bileğini de masanın kenarına yasladı, bacaklarını genişçe açıp kuruldukça kuruldu. Ona bakmamak için dikkat ediyordum, bu yüzden gözlerini kimin üzerinde gezdiriyordu kestiremiyordum.

Derviş Bey baş köşeye oturduğunda sağına da Lebriz Hanım oturdu, soluna ise Günce. Kaya, annesi Lebriz Hanım ve Kenan'ın ortasında durduğu için ikisinin arasına oturdu. Babam ise masanın diğer ucundaki baş köşeye oturduğunda Derviş Bey'le karşılıklı oturmuş oldu. Kenan hemen solundaki sandalyede oturduğu için aralarında hiç mesafe yoktu. Bu yakınlık beni korkutmuştu. İkisinin aynı şehirde karşılaşma ihtimali bile yokken, şu an yan yana oturuyorlardı. Aralarında hiçbir şey geçmemiş gibi birbirlerinin yüzlerine nasıl bakacaklardı? Ya da aynı sohbetin içinde nasıl bulunacaklardı?

Güzin ve ben ayakta kalmıştık, oturmak için hareket ettiğimizde ben Kaya'nın karşına oturmak için Günce'nin yanındaki sandalyeyi tek elimle çektim. Güzin de babamın sağında kalan ve Kenan'ın karşısında duran sandalyeyi geri çekti ama Günce'nin ani hareketiyle ikimizde oturamadan öylece kaldık. Günce elini sandalyenin üzerine koymuş bir şekilde, "Sorun olmayacaksa Güzin benim yanıma oturabilir mi?" dedi bana alttan alttan tebessüm ederek. Hiç içten değildi. Güzin'den nefret ettiğini biliyordum ve neden böyle davrandığını anlamadım.

Başımı omzunun üzerine aldığımda sorgulayıcı bir şekilde Güzin'e baktım, o da bana bakıyordu.

Normalde benim yanım babamın yanıdır ama Kenan'la karşı karşıya oturmamak için Günce'nin yanında ve Kaya'nın karşında duran sandalyeyi tercih etmiştim. Güzin kabul etse bile ben kabul etmezdim. Güzin'e bakarken içimden Günce'nin yanına oturmaması için bir bahane bulmasını diledim.

KENAN'DA BİR SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin