39. KÖTÜ SENARYO

248 15 0
                                    

KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

39. BÖLÜM: "KÖTÜ SENARYO"

Birinin hayatı üzerinde oyalanıldığında yakıp yıkıp bırakılmamalıydı. Oraya sevgi tohumları bırakılıp öyle terk edilmeliydi. Kalbe istila yerine, küçük ziyaretler yapılmalıydı. Harbi beraberinde getiren yok olmuş hayatlardan uzak durulmalıydı. En izbe, en köhne yerlerden gelen kokulara berbestliğiyle bulaşılmamalıydı.

Arman'ın Günce'nin hayatına bir yıkım getirmeye hakkı yoktu. Tıpkı Belgin'in; benim ya da Berrin'in hayatına getirdiği yıkım gibi. Bunların arasında babamın İhsan'ı hapsedip, onu ölmek istetecek kadar psikolojisini bozması da vardı. Ya da Yadigar'ın, Berrin'in ve Belgin'in Ege'yi benden kaçırıp onu benden iki yıl saklamaları gibi.

İnsanlardan gerçekten de nefret ediyordum.

En yakınım ya da sevdiğim kişinin bile bir başkasına çok kötü bir zararı dokunmuştu. Fakat her ne kadar moralsiz ve mutsuz olsam da, daha birkaç gün sonra benim düğünüm vardı benim düğünüm. Arman'a hesap sormayı sonraya bırakıp moralimi düşürecek bir şey düşünmezken, daha doğrusu düşünmemeye çalışmazken, Zeren'in attığı konuma gelmiş, içeriye girmiş ve üst kata çıkmış, ileride gelinliklere bakan ve personelle konuşan Zeren'e doğru yürüyorduk.

Arman keyifsiz olduğu için, "Niye üzgünsün?" diye sormadan edemedim. Oysa sorunun cevabını biliyordum. "Keyfin kaçmış."

Tüm suratsızlığıyla, "Yok bir şey," dedi. "İyiyim ben."

"Hııııı," dedim uzatarak. "Ben de Angelina Jolie."

Yüzüme baktığında, "Uzatma Yasemin," diye devam etti. Oldukça bıkkındı. "Gelme üzerime."

"Günce'yi Uzay'la gördün diye mi yüzün sirke satıyor?" Ters bakışları derinleştiğinde, kaşlarını daha fazla çatamazdı. "Ne? Sadece sordum. Benimle paylaşabilirsin. Tamam belki Günce'yi kandırdığın için seni tekmelemek isteyebilirim ama seni de anlarım. Yani herhalde. Umarım. İnşallah."

"Uzay senin dayın oluyordu değil mi?"

"Çok yakışıklı bir dayı," dedim gülerek. Ama gülmem Arman'ın pek hoşuna gitmemişti. Sonrasında topladığım yüzümle devam ettim. "Ama yakışıklı ben ne yapayım? Çirkin mi diyeyim, Arman? Hiç de yalan söyleyemem. Adam yakışıklı. Ayrıca on numara da. Ne yapayım Uzay yakışıklı, Arman." Ters ters bakmaya başladı. "Arman... Uzay yakışıklı. Bunu anla."

"Yasemin...

"Hıh," deyip ona sırtımı döndüm ama hıncımı alamamış olacaktım ki geri geri yürümeye başladığımda gözlüklerimin üzerinden bakarak, "Senin de dayına bakanın çenesi yere düşüyor mu?" diye sordum ve hemen sonra kendi sorumun cevabını kendim verdim. "Yooo. Senin dayına bakıp da ağzının suyu akan yok ki." Sıktığı dişlerine gülerek sırtımı dönüp hızlı adımlarla Zeren'e yürümeye başladım. "Zeren!"

Zeren konuşmasına ara verdikten sonra bana dönüp, "Yasemin!" dedi canlı bir sesle. "Şükür gelebildin. Nerede kaldın?"

Ortada buluşup onunla öpüşürken, "Trafik ya," dedim, sonrada gözlüklerimi burnumun üzerinden aldım. "Hani yarın bakacaktık?"

"Ay yarın müsait olur muyuz bilemedim ki," dedi. "Doktor kontrolüm var, çocuklar var... En önemlisi de düğün hazırlıklarıyla ilgileneceğim. Şimdi aradan çıkartalım istedim."

"Aslında haklısın. İyi yapmışsın," dediğimde askılıktaki gelinliklere göz gezdiriyordum. "Çok güzeller, bir şeyler bulabildin mi?"

Soruma cevap vermek yerine yanımda yerini alan ve, "Merhaba," diyerek ellerini kumaş pantolonun ceplerine yerleştiren Arman'a bakarak, "Merhaba," deyip bana döndü. "Kenan geleceğini söylemişti amma... Hayırdır Yaseminciğim. Eski kocanla falan..."

KENAN'DA BİR SÜVEYDAWhere stories live. Discover now