50. BİTİŞLER VE BAŞLANGIÇLAR

347 33 3
                                    


KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

50. BÖLÜM: "BİTİŞLER VE BAŞLANGIÇLAR"



"Cesur," diyerek odasına girdim ama onu içeride görememiştim. Ege'yle beraber buradalar diye düşünmüştüm.

Artık evden çıkıp Lebriz hanımlara gitmemiz gerekiyordu yalnız! Trafiğe kalırsak yetişemeyecektik.

Tam odadan çıkıyordum ki yastığın altında görünen ve kurdelesi de aşağıya sarkmış defter dikkatimi çekmişti. Hem deri kaplamaydı hem de kahverengiydi.

Hemen yatağa gittim ve dev bir tereddütle elime aldım.

Bu defteri biliyordum. Nasıl unuturdum...

İçinde Kumar ve Belginin aşkı yazıyordu; babamın kızı olmadığım, annemin ihaneti, yalanları, çıkarları, Uzay ve Berrin'in aslında annelerinin aynı olduğu ama babalarının farklı olduğu, Ege, Efe, Yadigar... Ve daha birçok tatsız olay.

Defteri araladığımda annemin el yazısıyla karşılaştım. Sayfaları çevirdiğimde ise bazı yerlerin karalandığı yerleri gördüm.

21 Ocak, düğün sabahı...

"Benim anlamadığım bir şey var."

"Nedir?"

"Neden bazı yerleri karalanmış. Sen mi yaptın yoksa?"

"Hayır Kenan. Ben neden karalayayım? Sana göstermek istemesem senin elinde ne işi var? Tükenmez kalemle yazmış. O karalamıştır. Belki yanlış bir şey yazdı belki de söylediği bir şeyden pişman oldu ve okumamı istemedi."

"Özür dilerim Efe," diye mırıldandım. Kimse duymadığı ve görmediği için en azından hislerimi rahat rahat yaşayabiliyordum. "Üzerini karalamak zorundaydım. Umarım beni anlıyorsundur."

Ege'yi ve Kenan'ı mezarına götürmek istiyordum ama nasıl? Biz buradayken o orada yalnızdı. En azından bunu yapabilirdim.

Annemin yazdıklarını Cesur'a gönderen bendim. İhsan'a yaptığı gibi onu da etkisi altına alamasın diye... Ama bu defterden kurtulmanın zamanı gelmişti. Yok olmalıydı.

Geriye dönüp odadan çıkmak istediğimde aşağıda şöminenin yandığını biliyordum.

🥀

LİDER DENGİZ

Kanepenin yastıklarını çektim ama yoktu. Masanın üzerini aradım ancak yine yoktu. Nereye koyabileceğimi düşünürken az önce oturduğum yere, kanepenin üzerinde bıraktığımdan emindim.

Bakışlarım merdivenlere çevrilince aklıma gelen tek bir şey vardı. Berrin. Sadece dakikalar önce elinde suyla merdivenleri çıktığını görmüştüm, onun öncesinde ben başka bir yere gitmiştim. Zaten döndüğümde de telefonum yoktu. Ne tesadüftü ama.

Olduğum yerden ayrılıp hızla merdivenleri çıktım, odasının önüne geldim, kapı koluna asıldım ama kapı kilitliydi. Gerçekten tesadüf olduğuna kimse beni inandıramazdı.

"Berrin!" diye kapıyı yumruklamaya başladım. "Berrin! Aç şu kapıyı kırdırtma bana!"

İçeriden gelen ayak sesleri duyunca kapıyı yumruklamayı bıraktım ve neyse ki saniyeler içinde kapı açıldı, içeride de o göründü.

"Tam da üzerimi değiştiriyordum," dedi. Tüm ağırlığını tek bacağı üzerine verirken bir elini de beline koymuştu. "Ne oldu bu defa? Daha az önce tek ayak üzerinden indim, sakın aynısını isteme yapmam." Ondan dolayı diğer ayağının da üzerine basamıyordu demek. "Öldürsen de durmam."

KENAN'DA BİR SÜVEYDAWhere stories live. Discover now