5. SOYLU GECELER

731 49 1
                                    



KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

5. BÖLÜM: "SOYLU GECELER"




"Öfkenin külleri birikiyordu."

Süveyda...


İnsanların hayatlarına tek renkle devam ettikleri yalanına zinhar inanmıyordum. Hayatının bütün döneminde sadece siyahla ya da beyazla devam eden insan yoktur; bazı dönemlerimiz olur, beyaz sayfalara yelken açıp yeni başlangıçları güzellikle karşılarız. Bazı dönemlerimiz olur, kararsız kalıp griye çalarız; ne yapacağımızı bilmez, köşeye sıkışırız; kötülüğe yakın, iyilikten de uzak değildir. Bazı dönemlerimiz olur siyaha boyanıp kötülüğe ant diçer, bile isteye kötülüğün kitabını yazmak isteriz. Her kim olursak olalım hayatın dönemeçleri hep yüzümüze gülmüyordu. Ya da biz hep iyi veya kötü kalamıyorduk. Kötüyken de kalbimize sevgi kırıntıları serpiştirebiliyorduk, iyiyken de nifak tohumları ekebiliyorduk.

Kenan'ın iyi bir adam olduğunu düşünmüyordum, beni cezbedense kötülüğünden utanmayıp sahte olmamasıydı, olduğu gibi görünmesiydi. Şehrin göbeğinde; yanlış hayatın içindeki doğru olduğunu söylerken doğru söylemişti. Bir dönem de olsa kalbine serpiştirdiği sevgi kırıntılarıyla benimle beyaz sayfalara yelken açmak istediğine inanmak istiyordum.

Ne yaşarsam yaşayayım tercihimi her zaman iyi olandan kullanmak, hep beyaz sayfalara yelken açmak istedim. Çünkü annemin adını taşıyordum. İyilik meleği Yasemin Sargun'un kızı Yasemin Süveyda Sargun'dum. Adını bilmediğim ama yokluğunu en derinden çektiğim bir duyguydu. Belki de yalnızca ona yakışmak için iyiyi oynadım ama bu, iyilikler yapmadığım, kimseyi mutlu etmediğim ve birileri tarafından sevilmediğim anlamına gelmiyordu.

Sonra bir dönem geldi, fırtınasını bırakıp da gitti. Benim gibi bir insan arafta kalmıştı. İyilikten uzak, kötülüğe yakındım. Bu defa tercihimi kötü olan taraftan kullanmak istedim, fırtınaya kasırgayla karışmak istedim.

İnsanın hayatının her döneminde iyi kalamadığını ben Kenan'la öğrendim. Belki Kaya da benimle öğrenecekti. Onun da sabrının ve tahammülünün sonu gelecekti. Hep beyaz sayfalara yelken açmak istemeyecekti; hep iyiliğe yakın, kötülükten uzak kalamayacaktı. O da bu döngüyü illaki bozup beyazı da, griyi de bir köşeye atıp karaya çalmak isteyecekti.

Her insan biraz kötüdür, sadece ortaya çıkarması için en uygun zamanda en uygun kişiyi bekler.

Ben, Lebriz Hanım ve Zeren cemiyetin önde gelen kadınların oturduğu masaya gitmek için hazırlanırken Kaya'nın gelmesiyle gitme eylemi birkaç adımla sınırlı kalmıştı.

"Zeren," diye konuştuğunda Kaya masaya kadar gelmişti. "Emir seni çağırıyor."

Zeren başını uzatıp ileriye baktığında Emir Şehzat el hareketiyle onu yanına çağırıyordu. Zeren bakışlarını Lebriz Hanım'ın üzerine düşürüp, "Anne ben hemen geliyorum," dedi. Bakışları beni bulduğunda bir nevi bana da aynısını söylemişti.

Lebriz Hanım, "Tamam canım," diye konuştuğunda, Zeren de yanımızdan ayrıldı.

"Yasemin," diye çekingen bir tavırla konuşan Kaya, ellerini de masanın kenarına yaslamıştı. "Hoş geldin."

Teşekkür eder gibi başımı aşağıya yukarıya salladım.

"Niye kızı yalnız bırakıyorsun?" sahte bir kızgınlıkla konuşan Lebriz Hanım oldu.

KENAN'DA BİR SÜVEYDAWhere stories live. Discover now