15. ÖPERKEN ÖLDÜRMEK

731 52 18
                                    

KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

15. BÖLÜM: "ÖPERKEN ÖLDÜRMEK"

Cehennemin en uzak köşesindeyim ve bana elini uzatmanı bekliyorum.

Kenan'ın Süveyda'ya söyleyemediklerinden.

Ocak / 2019

Günler olmuştu ve biz Kenan'la o günden sonra hiç görüşmemiştik. Defalarca aradım, mesaj attım ama o tek bir cevap yazdı.

"İşlerim var, müsait olamıyorum ama bu sadece birkaç gün sürecek, halledeceğim. Lütfen habersiz çıkıp gelme, benden haber bekle."

Bu defa onu dinledim. Sorunları varken bir de benimle uğraşsın istemedim. Uygun bir zamanda beni arayacağını biliyordum. Fakat içimi yoklayıp duran sıkıntıya bir isim koyamıyordum. Çünkü Kenan'ı son görüşümde halinden hiç memnun kalmamıştım. Ve aklım hep ondaydı.

Hangi belanın kollarındaydı da bu kadar sıkıntılı olduğunu hissettiriyordu? Hangi şeytanın gölgesinde soluklanıyordu da çaresiz kalan bendim?

Kenan elime altın tepsiyle sunulduğunda; o koca dünyayı alaşağı edip gönlüne yerleşeceğimi biliyordum fakat o koca dünyanın içinde kaybolup kirleneceğimi ya da çıra gibi yanacağımı bilmiyordum, hayatımın tezatlığı da buradaydı işte.

"Açılış benden, kapanış senden..." Dün bana attığı son mesaj buydu. Çok güzel bir kapanış yapacaktım ve Kenan'ın ruhu bile duymayacak, ağzı beş karış açık kalacaktı. Üç kişilik bir kapanış? Süveyda'ya yakışır bir kapanış?

Jale er ya da geç bana istediğimi getirecekti ve ben istediğimi Lebriz Hanım sayesinde alacaktım. Bana istediğimi Derviş Şehzat mı verirdi yoksa Lebriz Şehzat mı kestiremiyordum ve hangisinin yanına gideceğimi bilmiyordum buna Jale'nin bana getirdiklerinden sonra karar verecektim.

Sabahın erken saatlerinde uyandığımda sırtımda hissettiğim sıcaklıkla geriye dönmeye çalıştım fakat Cesur'un koca cüssesini görmemle hareketlenip yatakta oturur pozisyonu aldım. Cesur, uykuya kalmıştı ve Güzin de hâlâ kolları arasında duruyordu. Ve Güzin yer değiştirmişti. Dün gece Cesur'la yüz yüze bakarak uykuya dalmışken, şu an sırtı Cesur'un göğsüne değiyor, olanca saçları yüzündeydi.

Cesur'un omzu üzerine yavaşça baskı uygulayıp, "Cesur, uyan," diye fısıltıyla konuştum. "Uyan, uykuya kalmışsın." Uykusu hafif biri olduğu için seslenişime hemen kirpiklerini kıpırdatıp gözlerini usulca araladı, başını çevirdiği gibi kısık gözleriyle bana baktı. "Kalk," dedim tişörtünü tutup çekiştirirken. "Uykuya kalmışsın, Güzin uyanmadan git."

Cesur, uykunun verdiği sersemliği yavaş yavaş üzerinden atıp yeniden Güzin'e döndüğünde kendine kızar gibi dudaklarını düz çizgi haline getirdi sonra da kolunu yavaşça boynunun altından çıkardı. Ellerinden destek alıp doğruluğunda, "Senin yüzünden iki gecedir uyumamıştım," diye sessizce konuştu. "Neyse ki uyanmadı, gidiyorum."

"Haspam..." Kaşlarımı çattım. "Benim yüzümdenmiş, bundan öncekiler de mi benim yüzümdendi?" Burun kırıştırdım. "Gitmek istemedim demiyorsun da..."

KENAN'DA BİR SÜVEYDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin