10. CENNETİN KIRIK AYNASI / I. KİTAP SONU

720 52 7
                                    

KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

10. BÖLÜM: "KABAHATLİ GERÇEKLER"

I. KİTAP SONU


Üst dudağımı içe kıvırarak dudaklarımdaki suyu içime çektiğim havayla aldığımda Kaya'ya doğru, "Suyun tadı da güzelmiş," dedim.

Kaya'nın bakışları bana çevrilse de, Lebriz Hanım tam karşımızda kollarını birbirine bağlayarak çatık bir ifadeyle bize baktığı için gülmedi ve kaşlarıyla annesini işaret etti, susmamı ister gibi. Gözlerim Lebriz Hanım'a çevrildiğinde, çatık gözleri bir bana bir Kaya'ya çarpıyordu. Zeren ise Lebriz Hanım'ın bir adım gerisinde durarak gülümsemeye devam ediyordu fakat Lebriz Hanım'ın sert tavrı ses çıkarmamasını sağlıyordu. Günce'yi ise bana kuru kıyafet getirsin diye kendi odasına yollamışlardı. Ege desen odanın ortasındaki halının üzerine bırakılmış, elindeki oyuncakla beni izliyordu.

Kenan odanın içinde dört dönmeyi bırakıp karşımıza dikilince, "İkiniz de eşek kadarsınız!" diye bağırdı. Sert bakışları gözlerime çevrildiğinde dün gece beni havuza çekmesinin eşeklik olup olmadığını sormak istedim. "Yaşayamadığınız çocukluğun acısını mı çıkartıyordunuz?"

Ege tiz bir sesle güldü ama Kenan yumuşamadı.

Kaya yüzünü eğip tek eliyle dağınık saçlarını karıştırdı ve, "Valla benim çocukluğum güzel geçti," diye konuştu. Sonra bana döndüğünde, "Tabii sen çocukluğunun acısını çıkartmış olabilirsin," dedi.

"Onu bilmem de," dedim. "Cidden benim çocukluğum hiç güzel geçmedi..."

"Hadi ya," diye ciddi ciddi sordu Kaya. "Nasıl geçti ki?"

İç çekip, "İlkokulda; at battı, yan düştü, çamura girdi, diye dalga geçerlerdi." Kaya gülümsedi, Zeren'in güldüğünü de işittim ama Kaya'ya bakmaya devam edip, "Orta okulda; tut beni, yakala beni, at beni," diye dalga geçerlerdi.

"Lise?" diye heyecanla sordu Kaya. "Hoplat beni zıplat beni diye mi dalga geçerlerdi?"

Gülümseyip, "Aa yok," diye konuştum. "Üniversite kadar olmasa da lise inanılmaz güzeldi. Bir nevi dönüm noktam sayılır."

Kaya gülümsedi ve onunla beraber gülümsedim. Kapı açılıp kapanma sesinden sonra, "E sonra?" diye Kenan konuştu. Kaya'yla aynı anda bakışlarımız ona çevrildiğinde Kenan'ın gözleri bendeydi ve gülümsemem de silinmişti. "Bize çocukluk belgeselini mi anlatacaksın burada?"

"Hayır," dedim saf saf.

Günce elinde birkaç parça kıyafetle Kenan'ın yanında yerini aldı. "Kendi kıyafetlerimden getirdim."

Kenan Günce'nin elimdekileri sinirle alıp karnıma doğru sertçe attığında, "Al şunları da üzerini değiştir," dedi kızgınca. "Her yeri su ettin, yatak bile ıslandı."

İnler gibi küçük bir çığlıkla karnıma sertçe değen kıyafetleri kucağımda tuttuğumda penguen gibi durmayı da bırakmıştım. "Çüş!" diye Kenan'a çattığım kaşlarımla dayanamayarak bağırdım. Bu da Ege'yi güldürmüştü. "Karnım delindi. Öldürseydin..."

"Sensin çüş!" diye karşılık verdi Kenan.

"Tamam," diye kelimeyi uzatıp da konuşan Lebriz Hanım kollarının bağını açıp araya girdi. "İkiniz de dışarıya çıkın. Kız üzerini değiştirsin."

Ege baba kelimesini üst üste tekrar ederek bize yaklaştığında, Kenan, "Yürü lan!" diye Kaya'ya kızdı ve sonra da Ege'yi kucaklayıp kapıya ilerledi. Onu ilk defa kucağında bir çocukla görüyordum ve ilgili olması ona çok yakışıyordu. Kaya yanımdan kalkıp kapıya ilerledi ama kapıdan çıkmadan önce de bana kaçamak bir bakış attı.

KENAN'DA BİR SÜVEYDAWhere stories live. Discover now