53. SICAK KALP

341 31 2
                                    


01.03

KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

53. BÖLÜM: "SICAK KALP"

🌼



Yıllardan 2022,

Aylardan Şubat,

Günlerden Salı,

Saat ise dokuzu elli geçiyordu.

Hava parçalı bulutlu, görünürlerde güneş yoktu. Biraz rüzgar esiyordu ama daha çok yağmur havası vardı. Gök o kadar kurşuni, o kadar griydi...

Elimde kağıt ve kalem olsaydı muhtemelen; ayaklarım durduğu yere sağlam basıyormuş gibi göründüğünü, ama bedenime dokunan rüzgarın beni biraz daha eksilttiğini yazardım. Bir ağacın döktüğü ya da yerden kaldırdığı yaprakları gibi değil de, tüm yapraklarını döken ve çırılçıplak kalan o kuru dal parçası gibi.

Elini atsan dal parçası elinde kalacaktı, bana dokunulacak olsa olduğum yere yığılacaktım.

Geriye artık ne kaldılarsa onlar da artık şu an benden eksiliyorlardı.

Kollarımdan birini delik deşik eden iğnelere ve ruhumu kaldırmayı başaramasa da, bedenimi ayakta tutmayı başaran serumlara teşekkür etmenin tam sırasıydı.

Cesur, tabuta ilerlediğinde ben olduğum yerden kalmaya devam ettim, onun kadar güçlü değildim. Oraya gidip dokunabileceğimi zannetmiyordum.

Tabutun üzerine serilmiş yeşil çarşafa avcunu bastı ve yüzünü hiç kaldırmadı. Düşünüyordu, sorguluyordu, kendi içinde düştüğü çatışmada anlamaya çalışıyordu, gerçek mi diyordu...

Gerçekti!

İnsan o an anlıyormuş; ölüm denen şeyin gerçek olduğunu ve senin de başına gelebileceğini. Böyle zamanlarda hafızanın en ücra köşelerine takılmış, ya da bu güne kadar hiç hatırlamayacağın anıların bir film şeridi gibi gözünün önünden geçiyordu. Ve bu anılar asla kötü olanları, kalbini kıranlar, seni üzenler değildi. Hepsi mutlu olanlardı.

Bir adımla yanımda Kenan yerini aldığında bir süre ona bakmadım ama onun bakışları benim üzerimdeydi.

Berrin'i mi düşünüyordu? Bugün onun da cenazesi vardı. Uzay, Günce, İdil, Sancar, belki de Belgin ve Lider... Hepsi onunlaydı. Güzin de oradaydı, biliyordum. Ozan da ona destek oluyordur tabii.

Ölüm denen şey çok garipti, muhtemelen Berrin bir anda hepsinin gözüne masum ve acınası duruyordu. Ama şunu unutmamalıydılar; Berrin için bir mahkeme kurulacak olsaydı, ölü bedeni en ağır cezaları alırdı. Neden suçları, hataları bir anda silinip gitmişti?

Güzün'e kızıp kızmamam gerektiğini bilmiyordum. Benimle ve Cesur'la değildi. Burada yanlıştı. Ama hangi insan evladı annesinin katilinin cenazesine katılırdı ki? Burada yanlış değildi. Eğer sonrasında ikimizle ayrı ayrı ilgilenirse işte o zaman hatasını telafi edebilirdi.

Lebriz hanım, Derviş bey, Emir, Kaya, Neslihan, Gizem ve annesi ise benimle beraberdi. Hepsi arkamda duruyordu. Onlarla beraber başkaları da vardı tabii. Arman Aryan ve evimizin birkaç çalışanı gibi. Babamın hiçbir arkadaşı yoktu. O an, böyle bir zamanda babamı hatırlamayan ölümün affedici yanının sadece Berrin'e gelmesini sorgulayabilirdim.

Hadi ortakları neyse de, bu adamın hiç mi gerçek bir dostu yoktu. Ya da hepsi akıllarınca yaptıkları için ona tepki mi koyuyorlardı? Ama ölümdü bu, bir daha geri vermezlerdi... Berrin'i herkese affettiren ölüm, adaletinden babama neden vermemişti?

KENAN'DA BİR SÜVEYDAWhere stories live. Discover now