55. KAZANDIKLARIMIZ VE KAYBETTİKLERİMİZ / SON

934 40 1
                                    

KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

55. BÖLÜM: "KAZANDIKLARIMIZ VE KAYBETTİKLERİMİZ

IV. KİTAP SONU

"Burası sanırım," dedi Emir ekrana bakarak

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

"Burası sanırım," dedi Emir ekrana bakarak. "Aşağıya inmen gerekiyor Kenan."

Çamurlu yoldan aşağıya indiğim sırada köylülerin bir kısmı yüksek yerlerde duruyor, kendi aralarında konuşuyorlardı. Dikkatini çektiklerimizin bize baktığı oluyordu da tabii. Sanki bir olay olmuş da dışarıya çıkıp bakmışlardı.

"Biraz daha yokuş aşağıya inmen gerekiyor," dedi Emir.

Dört araba peş peşe aşağıya indik inmesine ama etrafta eli silahlı jandarmaları görmemizle köydeki garipliği biraz daha hissettik.

"Bunlar da ne?" dedim kendi kendime.

Emir de bir şey anlamamış, etrafa bakıyordu.

Bir olay olduğu için aslında köylülerin tamamı dışarıda, etrafı izliyorlardı.

Arabayı durdurup Emir'le beraber aşağıya indiğimizde, "Kenan," diye beni uyardı Emir. "Sakin ol. Yanlış bir şey yapma." Etrafa bakındı. "Önce ne oluyor onu öğrenelim."

"Sen adamlara etrafa dağılmalarını, dikkatli olmalarını söyle," dedim. "Güvenliği sağlasınlar. Ben ne oluyor onu öğreneceğim."

"Hemen arkandan gelirim."

Aşağıya inmeye başladığımda herkesle biraz biraz göz göze geliyordum. Neler olduğunu anlamıyordum, anlayamıyordum.

Eli silahlı bir jandarmanın yanına gidip, "Merhaba," dedim elimi uzatarak.

"Merhaba," deyip elimi sıktı. "Bir sıkıntı mı var?"

"Ben de onu soracaktım." Ellerimiz ayrılmıştı. "Ne oluyor öğrenebilir miyim?"

"Kimsiniz?"

Kimliğimi çıkarıp gösterdim. "Kenan Şehzat. İstanbul'dan geliyorum."

"Süveyda Şehzat," dedi bakışlarını kimliğimin üzerinden kaldırdığında. "Eşiniz değil mi?"

"Evet," dedim şaşkınlıkla. İçimi korku kaplamamıştı diyemezdim. "Karım benim."

"Kendisi şu aşağıdaki evde," dedi kafasıyla aşağıda kalan evi gösterdiğinde. "Güvenliğini sağlıyoruz. Birazdan buradan çıkaracaktık ama bir yakınını kaybettiği için şu an cenazeleri var."

"Ne?" dedim daha büyük şaşırarak. "Burada bir yakını yok ki."

"Hayır," diye cevap verdi. "En iyisi biz beraber aşağıya inelim."

"Çok iyi olur," dedim. "Teşekkür ederim."

"Ne demek, rica ederim." Beraber aşağıya iniyorduk. "Aslında biz birkaç saat önce size ulaşmaya çalıştık ama telefonunuz kapalıydı. Biz de eşiniz için İstanbul'dan birileri için iletişim kurmaya çalışıyorduk."

KENAN'DA BİR SÜVEYDAWhere stories live. Discover now