49. KIRMIZI SİS

258 22 1
                                    


KENAN'DA BİR
SÜVEYDA

49. BÖLÜM: "KIRMIZI SİS"



Ben acının içindeki mutluluktum, oysa ki notalara akıp aşkı fısıldayan şarkılar olmak isterdim, derdim bir zamanlar. Siyah beyaz fotoğrafların asıldığı soğuk oda olmak istemezdim, ya da bana acı tattıran –durmadan acı tattıran- anılarımı bir kutunun içine tıka basa doldurup onları saklamak...

Beni bacakları arasına alıp arkamda oturan Kenan, sıcak dudaklarıyla boynuma öpücük bıraktığında tüm bu dertleri arkamda bıraktığımı biliyordum. Ya da bir kez daha fark ediyordum.

"Bak Cesur'a," dedim elimdeki fotoğrafa bakarak. "Saçları ne kadar uzun."

"On iki yaşında falan mı?" diye sorduğunda çenesi omzuma baskı yapıyordu, kolları da karnıma daha sıkı dolanıyordu.

"On üç," dedim.

Gülümsediğini hissettim. "Güzel bir çocukmuş."

"Evet." Etrafıma saçılmış fotoğraflardan birini alıyordum ki Ege kolunun altına sıktardığı oyuncak ayımla ve küçük ayaklarıyla koştur koştur yanımıza gelip fotoğrafı elimden aldı. Kaşlarımı çattığımda Kenan da gülüyordu. Ege ise yüzünü hiç fotoğraftan kaldırmayıp kendini yere bıraktığı gibi oturdu.

"O benim," dedim ona. Sesime tepki olarak yüzünü kaldırmıştı. "Orada üç yaşındayım."

Bir daha yüzünü eğip parmağını fotoğraftaki yüzüme koydu. "Bebek."

Kenan arkamdan kahkaha patlattı. "Oğlun seni tanımadı ama fotoğraftaki bebeğe aşık oldu."

"Çünkü çok güzelim, çok atlıyım, benden daha şirini yok," diye övündüm kendimle.

Kenan uzanıp fotoğrafı Ege'nin parmakları arasından aldığında kendi bakmaya başladı. "Ne kadar sarışınsın..." evet. Ve orada saçlarım o kadar seyrek ve kısacıktı ki iki lastikli tokayla bağlanılmış, alnımın ortasında da bir tutamı tüy niyetine kalmıştı. Dişlerimi göstererek güldüğüm fotoğrafta belki de ruhsal olarak sağlıklı olduğum tek yaşımdı. Kenan bakışlarını gözlerime kaldırdı. "Zamanla saçların koyulaşmış."

"Evet," dedim. Ege ise oturduğu yerden kalktığı gibi yanıma geldiğinde fotoğrafı Kenan'ın elinden sertçe çekip almıştı. Kaşları çatık bir şekilde bizden uzaklaşıp farklı bir yere oturdu. "Sana kızdı," diye kıkırdadım.

Ege bacaklarını sallayarak küçük düşleriyle gülmeye başladığında hem bize bakıyordu hem de gülümsüyordu. "Bebek."

"Evet babacığım," dedi Kenan. "O annen ama, başka bir kız değil."

Ege cevap vermediğinde fotoğrafa bakmaya devam etti.

Kenan'ın bacakları arasından kalktıktan sonra yanına gittim. Onu kucaklayıp yerden kaldırdım ve yatağımın üzerine bıraktım. "Burada otur, aşağıya da inme, şimdi yatacağız."

Yan dönüp başını yastığa koydu fakat hem fotoğrafım hala elindeydi hem de oyuncak ayım.

Kenan yerden kalkıp pencereye ilerledi.

"Yatalım mı artık?" diye sordum.

Üstünde sadece Cesur'un kullanmadığı eşofmanlarından biri vardı. Kardeşimin kocama verdiği tişört ise pencere önündeki berjerin üzerinde duruyordu. Kenan onu giymemişti, zaten kendi evinde de böyle gezmeyi seviyordu.

"Olur," dedi. Tişörtün üzerindeki sigara paketini ve çakmağını aldıktan sonra bir dal çıkardı. "Şunu içeyim..."

Sigaranın ucunu aleve verip dudakları arasına verdi.

KENAN'DA BİR SÜVEYDAWhere stories live. Discover now