30 -Hayat-

10.8K 714 899
                                    

Merhaba.
Son bölümlerin gecikmesi, evlilik meselesini gerçekçi tutabilmenin beni zorlamasından dolayıdır.

Bölüm 1 hafta içinde gelmediğinde, daha hayati sebeplerim var demektir.

*
Whatsapp grubu soranlar sahiplenmekgerek ve baharrkokusu'na mesaj atabilir.

Facebook grubumuz "Maatteessüf/Wattpad"

smyye_akblt ile yaptığım röportaja çalışmalarından ulaşabilirsiniz. Ayrıca instagram wattpad.turkey sayfasında hikayeyi tanıttığı için teşekkürler

shoanleer'a 'Keşfedilmemiş Yazarlar' kitabında yer verdiği için teşekkürler.

________

Playlist: (Şarkı sırası, yazılma sırasına göredir. Birlikte dinlediğinizde aynı duygulara dokunacağız. Etkin bölüm şarkısı, Cem Adrian)

Aydilge - Sorma Ne Haldeyim
Zeynep Alasya- Öyle Gariptir Ki Hayat
Özgür Kurum - Gözlerimi Kapatsam
Özgür Kurum - Senden başka
Cem Adrian - Herkes Gider Mi?

__________

Oksijen diye içime çektiğim narkozun yakıcı kokusu ve kolumdaki hafif sızıdan vücuduma akan ılıklık midemi bulandırıyordu. Göz kapaklarım anlamsız bir beyazlığa açıldı. Hayatı boyunca, gözlerini hastanede açmamış insanlar gerçekten sanşlıydılar.

Açılan bilincim, işgüzarlıkla son kopma noktasını anımsama çabasına girdiğinde, zihnime doluşan görüntülerle ruhum azrailin elinde can çekişti. Her krizde, her acıda artık sona geldiğimi düşünüyordum, daha fazlasına dayanamayacağımı sanırken, benimle dalga geçercesine hala atıyordu kalbim. Ruhum hala esirdi bu aciz tene. Doğmak Bizim elimizde değildi, ailemizi de seçemezdik. Pek çok şey vardı irademizin dışında gelişen, öyle ki insan ölmekten bile acizdi bazen.

Ben, ikizimi kaybetmiştim. Bedenim kadar ruhuma ikiz olanı. Daha anne rahminde başlamıştı bizim dostluğumuz. Birdik biz, o sancılı doğumda birdik, gözlerimizi hayata ilk açtığımızda birdik, ilk kez emeklediğimizde, yürüdüğümüzde birdik, ilk parka gittiğimizde, ilk düştüğümüzde birlikteydik, su savaşı yaparken, diğer çocuklara karşı birbirimizi korurken, anneme birbirimizi şikayet ederken, Sefa benim saçımı çektiğinde, ben Sefa'nın bacağına tekme attığımda. Saklambaç oynarken, yazı yazmayı öğrenirken, teneffüste aynı beslenmeyi paylaşırken birlikteydik. İlk kez bisiklete bindiğimizde, ilk kez evden kaçtığımızda, ablama şakalar yaptığımızda, ilk gözyaşında, ilk diz kanamasında, ilk kavgada birbirini kollayan, yarasını saran, gözyaşını silendik... Sefa bana son kez gülümseyene dek. O gün, o evde, Sema o silahı bulana dek.. Üçüzümüz saydığımız en yakın dostumuz Sema, Sefa'ya o lanet silahı doğrultana dek hep birlikteydik.

İsimleri bile böyle uyumlu iki insan, aynı gün doğan iki insan, kısacık ömürleri birlikte geçmiş iki insan. Nasıl olur da biri katil biri makdül olabilirdi? Bencil bir hata, masum çocukları nasıl kana boyardı? Kırılan bir vazonun özrü olurdu, yenisi olurdu.. Peki ya ölümün dönüşü olur muydu? Eline kardeşinin kanı bulaşmış dostunu affetmek mümkün müydü?

Ne çığlıklar atılmış, ne fırtınalar kopmuş, annemin yıllarca el bebek büyüttüğü gözünün nuru, evladı bir serseri ihmalkara kurban gitmişti. Ruhum sarsıntılı bir tantanayla diğer yarısını kaybederken, bana sadece pasif seyirci rolü düşmüştü.

Şimdiyse başka bir ölümün taze kanı bulanmıştı ellerime. Kabuk bağlayan yarayı deşecesine, unutkanlığın attığı dikişi acımasızca yırtarcasına, canlı kanlı taptaze bir kan kokusu yerleşmişti parmak uçlarıma. Damarlarıma dolanıyor, ruhuma kazınıyordu.

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now