35 - Ateşle Vals

10.9K 673 928
                                    

"Sen yanmak istedin, yanacaksın"
_________

Önemli!
Seyhun'a kızdığınız kadar, Nisa'ya gururlu ol, dediğinizi duyulyorum. Bu çok güzel. Ve bilmenizi isterim ki, Seyhun'un davranışları ve Nisa'nın tutumu hala tamamen gerçek. İkisi de tuhaf bir ilişki içinde, duygularıyla boğuşuyor. Önceki bölümün son sahnesi hakkında, bunu yaşayan sayısız kadın olduğunu aklınızda tutmanızı istiyorum. Çünkü hikaye devam ediyor.
__________

Playlist: Model &Emre Aydın - Bir Pazar Kahvaltısı
Yalın - Herşey Sensin (Videoda)

Multimedya: Vals (Vienna Opera House'a mutlaka bakın)
____________

Yüksek ağaçların ortasında ilerlerken, beni çevreleyen yeşilliklerin Ada'ma ait orman olduğunu düşünüyordum. Önümde uzayan yol aydınlığa yaklaşırken, uzun zamandır gelmediğim yerin heyecanıyla nefesimi tuttum. Kumsala ulaşmama bir kaç adım kala sağ kolumu dürtükleyen şeyle kaşlarımı çattım. Etrafa göz gezdirdiğimde bedenime yakın bir çalı ya da ağaç yoktu. Oysa hissettiğim dürtü hala devam ediyordu. Huzursuzca mırıldanıp hareket ettim. Birden çevremi kapsayan ağaçlar ve önümdeki kumsal görüntüsü kaybolup bilincim beyaza boyandı. Ardından hafifçe gözlerimi araladım.

"Kalk hadi" Başımı sağ tarafa kaydırdığımda, Seyhun'un traşlı ve yakışıklı olduğu kadar ifadesiz suratıyla karşılaştım. Elini geri çekerek doğruldu.

"Rüyamın içine ettin" bezgin bir ifadeyle gözlerimi kapattıktan sonra tekrar Adaya dönmeyi umdum.

"Edepsiz tabirler kullanma" buyurucu ses tonuna aldırış etmedim. "Uyuklamayı bırakacak mısın artık? Kahvaltıya iniyoruz"

Uyuz tavrı sinirime dokunuyordu. Tamam, o ılımlı konuşuyor olabilirdi ama ona kızgındım. "Kimle balayı yapıyorsan onunla git" dedim, beynimi kemirmeye hevesli düşünceleri def ederken. Hala zihnimde canlı tutmaya çalıştığım rüyaya devam etmeyi planlıyordum.

"Açık büfe var"

"Hadi ya?" Bir an heyecanlanarak gözlerimi açsam da, Seyhun'un yüzü tüm hevesimi kaçırmıştı. Uykum, onunla açık büfeye gitmekten daha cazipti. Tabii.

"Aç değilim. Sonra yerim" diye mırıldandım yatakta sırtımı dönerken. Artık uyusam da rüya treni kaçmış görünüyordu.

"Kahvaltıyı kaldırırsalar aç kaldım diye zırlama" Gözlerimi açma gereği duymadan ona el salladım, güzel uykumdan ayılmamalıydım.

"Keyfin bilir" ilgisiz sesinden sonra birkaç adım sesi ve kapının kapanışını duydum.

Ah. Neden onun gibi olamıyordum, neden ben de umursamaz oyunumu devam ettiremiyordum ki, keyfin bilir diyip yatıp uyuyamıyordum? Umarım zırlayan sen olursun Seyhun. İç geçirerek, açmamakta ısrar ettiğim gözlerimle yatakta huzursuzsa döndüm. Dün geceyi unutmayacaktım. Beni nasıl kırdığını, ne kadar gaddar olduğunu unutmayacaktım. Zihnime eli baltalı bin türlü düşünce dolmaya başlarken, bir yanım, şu an hiç biriyle ilgilenmeyip uykuma sarılmaya çabaladı. Muhtemelen yarım saat süren amansız bir savaşın sonunda, başka rüyaların içine çekildim.

...
Gözlerimi huzurla açtığımda, güzelce gerindim. Şimdi geceden çaldığım uykumu almıştım, tek sorun başımdaki rahatsız edici baskıydı. Onun da karnımı doyurduğumda geçeceğini umdum. Bir kaç dakika daha yatakta öylece uzandım. Seyhun odada yoktu, onun yüzünü görmek isteyen de yoktu. Midemdeki açlık hissedilir bir rahatsızlıkla derimi kazıdığında, kahvaltıya inme vaktiydi. Üstüme askılı fuşya bir gömlek ve toprak rengi keten pantolonumu giyirek odadan çıktım. Düğün alışverişinde aldıklarımızın şıklığı ile bir sorunum yoktu, sadece bana göre fazla kadınsıydılar. Ancak şimdilik tek kıyafetim onlardı.

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now