75 -Ötesiz-

737 64 38
                                    

Nihayet Wattpad'in yolunu bulabilmiş yazarınızdan, hala kapısı bize açık olan okurlara.

______

Playlist:

Mehmet Güreli - Kimse Bilmez
Mavi Gri - Ben Sende Yandım
Fazıl Say - İnsan insan
Chopin - Spring Waltz
Kazka - Plakala (Cry)
Farid Farjad - Sangeh Khara

___________

-26 gün-

"Bugün katılmanız gereken iki toplantı daha var; biri Seyhun beyin ortakları ile. Son üç ayın personel alımı, çıkarılan işçi tazminatları ve maaş bordrosu hesaplanacak.
Müteahhit Sadi bey tekrar aradı; patlayan su borusu için proje kontrolü gerekiyormuş, şirketten onay bekliyorlar. Tesisatı yoluna sokmadan inşaata devam edemeyeceklerini söyledi.
Yaka'daki sitenin inşaatıyla birlikte askıya alınmış iki imar var. Yarın Aras Holding ile gireceğimiz ihaleye göre oraya da mühendis göndermemiz gerekiyor."

"Yaka'nın ihalesiyle Mustafa bey ilgilenmiyor muydu?"

"Evet, ihaleye o girecek ancak kontrollerini sizin yapmanızı istedi. Projenin tekrar aksaklığa uğramaması için ya bizzat başında bulunmanız, ya da güvendiğiniz bir mühendisi yönlendirmenizi söyledi."

Sekreter kızı dinlerken yüzündeki ifadeden darlandığı anlaşılıyordu, nezaketinden taviz vermeden sakince onayladı.

"Anladım. Başka bir şey yoksa çıkabilirsin"

"Şey.. Bir de Adanın inşaatı tamamlanacak mı? Biliyorum özel mülk ancak işçiler maaşın yatmadığından şikayet ediyor, güvenlik görevlisi geçen hafta bırakmış, malların çalınma durumu var."

Yorgun bir nefes verdiğinde elini eğilen başına götürüp alnını ovuşturdu. Gözlerini kapatıp açtıktan sonra elini kıvırcık saçlarından geçirip toparlanmaya çalıştı.

"Tamam, ilgileneceğim. Çıkabilirsin"

Odadan çıkan uzun boylu sekreteri kısaca süzdükten sonra Özgür'e döndüm. Beni çağırmasının sebebi anlaşılıyordu.

"Düğün arefesindeki bir adama iş yıkmayı düşünmüyorsun umarım"

"Bunu gerçekten yapacak mısın?" dedi evlilik kararını sorgulayarak.

"Seçme şansım yok, klasik şirket masalları bilirsin. Kendine bile itiraf edemese de Harun bey iflasın eşiğinden döndü." Beni, gerektiğinde yem edeceği bir piyon olarak büyüten adamın adını anmak bile huzursuz olmama yetiyordu. "Sizde de işler pek iç açıcı gözükmüyor" dedim, bekletilen inşaatlarına atıfta bulunarak.

"Seyhun'un şirkete dönmesi gerek, tek başıma yetişemiyorum."

"Bir işkoliğin sorumluluğunu üstlenmeye nasıl cesaret ettin ki?"

Durumdan hoşnutsuzluğunu belli eden bir hayıflanma çıkardı.

"Artık evden çıkması gerekiyor; haftalardır ölü gibi, yemek yediğinden bile şüpheliyim. Şirketin hali ortada, Mustafa bey desen; bıraksam üstüne saldıracak, zaten bitik halde"

"Depresyonu hak etti, bırakın adamı kendi haline"

Samimi bir ciddiyetle söylediğim cümlemi ciddiye almadan devam etti.

"Nisa'yla görüşmeyi düşündüm ama bilemiyorum, o kadar hassas bir konu ki... Dönmeyi teklif etmek bile, iyilik mi olur kötülük mü..." kararsız ve hüzünlü bir ifadeyle yüzü gölgelendi. "Yüzleşmeye hazır görünmüyor... En azından dışarı falan çıkaralım, ne bileyim içsin dağıtsın, kendine gelsin. Ona bırakırsak ölene kadar bu melankoliden çıkamaz"

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now