71 -Zor-

1.6K 113 20
                                    

Playlist:

İlyas Yalçıntaş - Yağmur
Crazy - Andrew Garcia
D.Ö.R.T. - Kim Ölü Kim Diri
Mabel Matiz - Öyle Kolaysa
Lost on You - LP
Sensizliğin Kalanı -Ufomuo

________

"Çok özledim"

Sesinde aşk vardı, sesinde hasret. Ruhumu yoluna sereceğim kadar beni benden ediyordu. Gurur, mantık, kırgınlık, öfke... Aramızda engel olan ne varsa hepsini önüne katmış dolu dizgin sürüklüyordu.

Dudakları boynumda dolaştı, ellerim saçlarını okşadı. Kokusu kokuma karıştı, tenim tenine sarıldı, ruhumuz birbirinde kayboldu.

Her dokunuş kalbimi sıkıştıran acı tatlı bir huzura sebepti. Özlemiştim, her zerremle. Özlediğini hissediyordum her zerremde. Hırçın ve sabırsızdı her an birbirine dokunan arzu dolu kıvranışlar.

Dudakları dudak hizama geldiğinde duraksadı, nefesi nefesime çarpıyordu. Bir an istemsizce gerileyerek yutkundu. Gözlerimiz tereddütle birbirini yokladı. Sorulması gereken sorular vardı, çözülmesi gereken sorunlar.

Bana kızgındı.
Özgür'ü öpmüştüm.
Engel olmaya çalıştığı halde Suat'la tanışmıştım.
Kırgındı.
Ondan şüphe etmiş, bir kez daha itimatını boşa çıkarmıştım.
Sitemliydi.
Büyük bir sırrı susmuş, saklamıştım.
Yapma dediği halde abisini çağırıp, onu yeni bir çıkmaza sürüklemiştim. Güvenini sarsmıştım.

Ve,
Ona kızgındım.
Beni sınamıştı, oyunlar oynamıştı, annemi kendine uydurup arkamdan iş çevirmişti.
Tavırlıydım.
Her zaman karşısında aciz kalmak gururuma dokunuyordu.
Hayal kırıklığım sonsuzlarla çarpılırdı.

Ve, bir bebeğimiz olacaktı. Seyhun'un bebeği.. O minicik varlığıyla ruhumda devasa heyecanlar var ediyordu.
Damarlarımda kaynayan kan tüm zerrelerime hasretini nakşediyor, karşı duran duygularım sabırsız arzumla yarışıyordu. Göğüs kafesimi yararcasına çarpan kalbim sadece küçük bir mola istiyordu. Tüm bu kavgayı savaşı bir kenara itip, bir kaç dakika mutlu olmak. Bebeğimizin, aile olmanın sevincini yaşayabilmek.

"Mola?"

Gözlerinde okuyordum ikilemlerini, kırgınlıklarını, sitemlerini, şüphelerini...
Yutkundu. Göz kapakları usulca kapanıp açıldı.

"Mola"

Boğuk sesindeki zorlamayı göz ardı ettim. Teslimiyetimin ilanı olarak dudaklarına uzandığımda, öpücüğümü kısa bir buseyle bırakıp nefesini boynuma üfledi. Kalbimi sızlatan kısa bir anla kendime küfrettim. Belimden iki koluyla kavrayarak beni üstüne aldı ve sessiz dansımız devam etti.

Birbirine hasret tenlerimiz ne kadar tutkuluysa bir o kadar temkinliydi bu kez. En hafif dokunuşun büyük kıvılcımları tetikleyeceği kadar uzun zaman olmuştu.

Sevişmek bazen basit bir yansımasıydı arzuların. Bazen de vücut bulmuş hali en derin duyguların. Sevgiyi ifade eden en uzun cümleydi birbirinde paralanan bir kaç dakika. Kırgınlığın, küslüğün pişmanlığın tene yazılmasıydı, bağırıp çağırmaktı, öfkeyi sitemi bir bir saymaktı harp eden bedenler.
Dilde sükut eden duygulara bedenin tercüman oluşuydu. Güveni, huzuru, aşkı, samimiyeti, tutkuyu, mahremiyeti, hüznü, pişmanlığı tek bir tenle paylaşmak, tek tende bulmak.

Ve nihayet sevdiğinde durulmak, şefkatle yoğrulmaktı.

Yorgun bedenlerimiz yatağa düştüğünde bakışlarım tavanda gezindi. Düşüncelerim yeni yeni devreye girerken yutkunarak parmak uçlarıma kadar nüfuz eden adamın gözlerine baktım. Şimdiye dek sadece iyi günleri, güzel duyguları cinselliğin vesilesi olarak görürdüm. Birine öfkeliyken, hele kırgınken bile onu arzulayabilmek, onunla olmak tuhaftı.
Seyhun ailem gibiydi, onunla yaşadığım sorunlar, diğerleriyle yaşadıklarımdan büyüktü, ancak aramızdaki ilişkinin boyutu yaşananları diğerlerininkinden daha affedilebilir kılıyordu.

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now