35/2 -Ateşle Vals-

12K 746 911
                                    

"Masalımız bitti mi?" Diye mırıldandım. Zihnim anıları yakalamak için koşarken, uzanmaya çalıştığı elleri yavaşça kayboluyordu. Kaybetme korkusuyla kolumu beline doladım. Göğsündeki yerime iyice kurulurken fısıldadım, "Bitmesin"
______________

Playlist: Indila - Love Story
Indila - Dernière Danse
Eylem Aktaş - Hasret (Son sahnede)
Indila - Tourner Danse le Vide (Son sahnede)

*Şarkılar enfes.

Multimedya: Gustavo Klimt - The Kiss
___________

Uykum tıkırtı sesleri ile bir kez daha bölündüğünde zorla gözlerimi araladım. Havada hareket ederken Seyhun tarafından taşınıyordum ama heyecan yapamayacak kadar yorgundum. Öyle ki üstümde eşek ölüsü kadar ağırlaşan elbiseyi bile çıkarabileceğimi sanmıyordum. Sırtım yumuşak yatakla buluştuğunda tekrar gözlerimi kapadım. Ayak bileğimde hissettiğim bir elle ayakkabının bunaltıcı sıcağı kayboldu ve ayaklarım huzura kavuştu. Keşke biri üstümdekini de çıkarsaydı. Bilinçaltım kıyafetimi üzerimden sıyırırken bedenim tepkisiz kalmaya devam etti.

"Kıyafetini çıkar, öyle uyuyamazsın"

Gelen emire, tamam anlamında "hı" dedikten sonra, yatakta doğruldum. Kaşlarımı havaya kaldırarak açık tutmaya çalıştığım gözlerimle, Seyhun'u pijamaları ile kanepeye uzanırken buldum. Nasıl bu kadar hızlı giyindiği sorusunu es geçtim. Orada mı yatacaktı? Bir an yanıma gelmesini söylemek istedim. Ona sarılmak isteği şu an bile reddedilemez yoğunluktaydı. Önce üstümü değiştirmem daha mantıklıydı. Esnerken saçımdaki birkaç tokayı ve lastiği çıkarıp yana bıraktıktan sonra aklımda ayağa kalkmak vardı. Bedenim ise yatağa kıvrılıp rüyalarda kaybolmayı tercih etti.

*
Gözlerimi aralayarak yatakta sırt üstü döndüm ve gerindim. Tüm gece Viyana sokaklarını dolaşıp, kah yaptıklarımızı tekrarlamış, kah hayal dünyamın yeni kurgularını eklemiştim rüyalarıma. Sol yanağımda hissettiğim sızıyla elimi yüzüme götürdüm ve derimin pütürlü oluşuna kaşlarımı çattım. Üstümdeki rahatsız edici kıyafeti fark ettiğimde elbisenin işlemesinin üstüne yattığımı fark ettim. Lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım, işleme yanağımda kızarıklık oluşturmuştu.

Odaya döndüğümde, kıyafetimi çıkarmak üzereyken Seyhun'u uyurken gördüğümde duraksadım. Kalbimde oluşan kıpırtı ile yavaşça yanına ilerledim ve kanepenin yanına çökerek huzur veren yüzünü seyretmeye başladım. Onu uyurken görmeyi hep hayal etmiştim. Öyle masumdu ki, günahsız bir çocuk kadar temiz, telaşsız, huzurlu. Ne öfke, ne alay, ne kin, ne de oyun vardı bu simada şu an.

Koyu saçlarından bir tutam, kavisli kaşlarının arasına dökülmüştü. Uzun kirpikleri huzurla uykuya teslim olmuşken, kalın dudakları bebeksi simasına inat bir çekicilikle kendini belli ediyordu. Bizde kaldığı gece onu ilk defa uyurken görmüştüm. Daha doğrusu, sızmışken. O halde bile içime dokunurken şimdi çok daha fazlaydı bendeki etkisi. O gece beni saran sıcak kolları şu an yanıbaşımda duruyordu. Heyecanım ve telaşım öyle farklıydı ki o zaman. Anımsadığım hisler yüreğimi titretti yine. O benim eşimdi, nikahımdı, helalimdi. Seyhun benim hayalimdi, gerçeğim olmuştu.

Dünkü gülüşü aklıma geldi. Beni kızdırdığında bile yüzümü güldürebilen bu harika adama iyice kaptırmıştım kendimi. Belimden sarmalayıp tramvaydan kurtarışı, beni elbisenin içinde gördüğünde o bakışı, çok güzelsin diyişi... Yüzüme avare bir gülüş yayılırken dudağımı dişledim. Masal gibiydi bu şehir. Hele dansımız, başımı döndürmüştü resmen. Yanağıma kondurduğu sıcacık dudakları... Elim yanağıma gittiğinde istemdışı gözlerimi kapadım. Kulağıma fısıldadığı o mest eden sözleri... Hala benim tanıdığım Seyhun'du. Yalan değil, sahte değil, unutmuş değil. Sadece kırgın ve kızgındı o kadar. Ya Derya?

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now