2 -Ada-

28K 1.3K 1.2K
                                    

Not: Bu bölümde geçmiş anımsamalar bulunduğu için aklınız karışmasın.
Mesajlaşmalar (ki hikayede bolca bulunmakta) kalın ve italik,
Anımsamalar ise sadece italik yazıldı.

____

Playlist: Maroon 5 - One more Night
Dış bağlantı: Son Sahne Gif

_____

"Ufaklık?" Telefonumdaki mesaja gülümseyip cevap yazdım.

"Efendim?"

"Özledin mi beni?"

"Yarım saat içinde mi?" yazdım.

Eve geldiğimizde hava kararmak üzereydi. Biraz kitap okumuş, şimdi de ablamla sofrayı hazırlıyorduk. Ama onu görmek her zamankinden farklı gelmişti, içim içime sığmıyordu nedense. Tüm gün mesaideymiş gibi yazışıyor olsak da, onu gördükten sonra yazmayı garipsemiştim.

"Yetmez mi :) ?" bir de sırıtıyordu, ben de sırıttım.

"Yetsin bakalım :)"

"Bana Konya'yı gezdirecek bir güzele ihtiyacım var. Yarın boş musun?"

"Ajandama bir bakayım" Düşünür gibi yapıp gülümsedim. Ardından"ımm Seyhun bey. Yarın için öğlen saatlerinde bir boşluk gözüküyor. Size 12.ye randevu yazıyorum"

Dalga geçiyordum zaten işim yoktu. Liseyi son sene bırakmış sınavlara da girememiştim, o zamanlar hatırlamak istemeyeceğim kadar kötüydü. Eve kapanıp pskiyatrımla geçen aylardan sonra kendimi ifade edecek bir şeyler aradım, geçmişime dokunmak ister gibi sema dersleri almaya başladım. Ondan bana kalan en değerli hatıraydı bu. Döndükçe fark ettim ki Semazenlik tam bana göreydi, herşeyden arınmamı sağlayan müthiş bir teslimiyetti. İlahi aşkla boyanmaktı, dünyanın kederinden curcunasından uzakta aşkla huzur bulmaktı. Altı ay semazenlik eğitimine devam etmeme rağmen mevlevi değildim. Bunun için daha fazlası gerek, oysa ben nefsimden o kadar geçemiyorum.

Sonraki aylarda Pastacılık kursuna gittim. Ablamla, ünlü bir şef olmam konusunda şakaşırdık. Bu sene çok sevdiğim karakalem kursuna başlamıştım, çizmek kendimi ifade etmenin başka bir yoluydu. Elimdeki kalem düşüncelerimi resmeder, hayal gücümün sınırlarını çizerdi. Yarı yıldan sonra makine nakışı ilgimi çekmişti son yarıyılı da bununla geçirmiştim ki, son haftalarda olduğumuz için düzenli gitmiyordum.

Daldan dala atlamam, bir şeyle uzun süre ilgilenemediğimdendi. Doktorum bunun bir çeşit dikkat eksikliği olduğunu söylemişti; DEHB. Ben de kafama ne eserse hepsinden biraz almaya çalışmıştım ve bu gerçekten eğlenceliydi, üstelik tecrübe oluyordu. Aynı zamanda açıktan ileri ingilizce kursuna devam ediyordum. Benim için önemli olan insanın kendini geliştirmesiydi, o veya bu şekilde. Bu yüzden kitaplara çok önem verirdim. Ama bu detayları kenara koyarsak evdeydim, yani bolca vakit bulabilirdim ki Seyhun'la vakit geçirmekten de hoşnut olurdum.

"On ikiye kadar uyuyacağını söyleme!"

Seyhun'un erken kalkma takıntısı bazen beni deli ediyordu. Anneler erken kalkardı, gençler değil. Haftasonu kim sıcak yatağını sımsıkı sarıldığı uykuyu bırakmak isterdi ki? Tabi ki Seyhun. Pazar günü bile yedide uyanan adam.

"Olur mu öyle şey. 11:25 e kadar uyuyacağım ;)"

"Sen ne zekisin öyle. Yemezler güzelim. Erken kalk kahvaltıya gidelim" Görecekmiş gibi nefesimi seslice üfledim.

MAATTEESSÜFWhere stories live. Discover now