BÖLÜM 4: VİDEONUN ARTÇILARI

31.5K 1.8K 469
                                    

BEN GELDİM :) BEĞENEN HERKES EN AZINDAN BİR KERE BEĞEN TUŞUNA BASSIN ARKADAŞLAR :) YORUM YAPARSANIZ DA MEMNUN OLURUM TABİİ :D HATTA İŞİ BÜYÜTÜP BENİ WATTPAD'DE TAKİP EDEBİLİRSİNİZ :)

OY VE YORUMLARINIZI EKSİK ETMEYİN.

Ö-PÜL-DÜ-NÜZ!

Barış'ın bakış açısından;

Ani bir dürtüyle içimden bir ses evden çıkmamı söylemiş ve ben kendimi çocukluğum geçtiği sokakta bulmuştu. Kapüşonlu ceketimin kapüşonu başımda geçiriliydi, gizliliğimi sağlıyordu. Bir zamanlar Savaş' ile top koşturup çocuklarla sayısız oyun oynadığımız bu sokakta adam akıllı yürüyemiyordum bile. Bir zamanlar o sayısız oyunu oynadığım çocuklar beni tanıdıkları, bildikleri yerden çok farklı bir mevkiye koymuşlar, çoğu hala aynı Barış olduğumu anlayacak kadar olgun davranamamışlardı. Yan komşumuz İpek'in beni gördüğünde kız fanlarım gibi çığlık atması bu yüzdendi.

Adımlarımı özellikle Deniz'in evinin önünde geçerken sıklaştırdım ve sokak boyunca tam hız ilerledim. Sokağın sonuna ulaştığımda sağa döndüm ve sağda gelen ilk sokağa saptım. Burası evimizin bir alt sokağıydı, Denizlerin ise arka sokağı. Ellerimi kotumun cebine sokup iki yana salladım. Niye iki cümlemin başı Deniz ile başlıyordu ki benim? Saçmaydı. İç sesime reset atmalıydım.

Hızımı düşürdüm, daha yavaş adımlarla ilerlemeye devam ettim. Hedefim sokağın sonundaki markete erişmekti. Oraya gitmenin en kolay yolu hemen Deniz'in evinin yanındaki sokaktan dolanmaktı fakat ona kendimi göstermek veya görme ihtimali yapmak isteklerim arasında değildi. Onu daha sonraya saklıyordum. Mükemmel olacaktı.

Küçük markete geldiğimde içerisinin boşluğunu fırsat bilerek kapüşonumu indirdim ve içeri girdim.

"Nasılsın amcam?"

"Oo kimleri görüyorum. Sen buralara gelir miydin?" dedi tatlı mahalle bakkalımız. Gülümsedim

"Yapma be amca" dedim. "Bari sen yapma" Gülerek omzuma bir iki kere vurdu.

"Söyle bakalım ne istiyorsun? Her zamankinden mi?" Heyecanla başımı salladım. Amca bu halime eskisine nazaran yüksek sesle güldü. Engelleyemiyordum. Konu o tatlı küçük çikolataya geldiğinde şapşal gibi davranıyordum. Savaş için kek neyse benim için de o çikolata o değerdeydi. Amca üstü ve önü yırtık, üzerinde çikolatanın markası yazan kutudan bir tane alıp bana uzattı.

"Al bakalım Browni İntense'ini." Ellerimi ovuşturup nam nam nam dememek için zor tuttum. Browniyi amcanın ellerinden aldım, onu ilahi bir varlıkmış gibi elimde tutup zarar görmemesi için uğraşırken cebimden zorla metal parayı çıkarıp uzattım. Amca marketteki masanın çekmecesini açıp parayı oraya attı ve para üstünü çıkarıp bana verdi.

"Görüşürüz amca."

"Görüşürüz evlat"

Marketten çıktıktan sonra ilk işim kapüşonumu geri geçirmek oldu. İkincisi ise çikolatamın paketini açmak. Eve kadar bekleyemeyecektim. İki adım olsa dahi. Ayaklarım uzun yoldan eve dönmek için ilerlerken beynimde muziplik çanları çaldı ve durdum. Hayır, eve o yoldan gitmeyecektim. Eve, Deniz Okyanusun yanındaki yoldan kestirmeden varacaktım. Canım tehlike istiyordu. Browninin ısırdığım bir parçası bile bana deli cesareti vermişti.

Adımlarım, adımları takip etti. Arabanın içerisinde yolculuk ederken geride kalan ağaçlar gibi evler geride kaldı ve işte. Deniz Okyanus'un bahçesinin arkasındaydım. Aklımdan burada selfie çekip peşindeyim gibi bir yazıyla paylaşmak gibi saçma ama eğlenceli bir düşünce geldi. Anında savuşturdum. Bahçenin arkasında ağır ağır ajan misali adımlar kalan sokak sonuna ilerliyordum ki sesini duydum. Deniz Okyanus'un sesini. Bedenim olduğu yerde kalakaldı.

@FENOMENWhere stories live. Discover now