BÖLÜM 59:BİR ŞAKA FACİASI.

8.3K 566 53
                                    

BİR SONRAKİ BÖLÜM FİNAL.

AMA :)

BİR SÜRÜ AMA BİR SÜRÜ ÖZEL BÖLÜMLER GELECEK.

NEDEN YAZMAYA DEVAM EDECEKSİN FİNAL YAPIYORSUN DİYE SORARSANIZ  ŞİMDİ; DENİZ İLE BARIŞ'IN HAYATINDAN ANLATACAĞIM BU KESİT İÇİN SÖYLEYEBİLECEĞİM ÇOK BİR ŞEY KALMADI HATTA UZASIN DİYE SAÇMALAMA NOKTASINA BİLE GELDİ. PLANIMA GÖRE ÇOK ÖNCE FİNAL OLMASI GEREKİRKEN BEN UZATTIM.

ÖZEL BÖLÜMLERDE İSE BİZİMKİLERİN YAŞAMLARININ SONUNA KADAR ANLATACAĞIM. MESELA BİR BÖLÜM... GİBİ :)

OYLAMAYI/YORUMLAMAYI/ÖNERMEYİ/BENİ TAKİP ETMEYİ UNUTMAYINIZ! ÖPÜLDÜNÜZ!

Barış'ın bakış açısından;

Elim kapı tokmağına uzandı. Parmaklarım ışıldayan metala dokunurken yenilmiş hissediyordum. Tek kişilik bir orduya karşılık veremeyen bin kişilik orduya sahip olan bir komutanmışçasına üzülüyordum. Bedenim bu hezimeti kaldırmakta güçlük çekiyordu lakin biri içime metal bir çubuk sokmuş gibiydi, gururumdan başım öne bile eğemiyordum.

"Bir dakika ya..." Deniz'in sözleri ile duraksadım. Duraksamama neden olan devamında gelecek sözlerin merakı değil sesinin tınısındaki tuhaflıktı. "Gidiyor musun gerçekten? Ay gerçekten gidiyor!" Hızla bana yaklaşan adım seslerini duyarken alnım kırıştı. Ne haltlar dönüyordu?

Deniz arkamdan bana sarılıp beni kapıdan uzaklaştırdı. Elimi tutup beni kendine döndürdü. Bunları yapmakta hiç zorlanmıyordu çünkü bir bez çuvalından farksızdım. Zihnim olanları çözmek ile meşgul dış dünyada olup bitenlerle pek ilgilenmiyordu.

"Aşkım nereye gidiyorsun Allah aşkına. Beni, güzelini bırakıp nereye gidiyorsun sen?" Gözlerindeki yaşlar tamamen kurumuş, ruh hali tümden değişmişti. Korkuyordum.

"Deniz. İyi olduğuna emin misin? Attığın trip kafana mı vurdu acaba? Neyse..." Bir an ne yapmakta olduğumu hatırlayıp kollarından kurtuldum, kapıya yöneldim. Gidecektim.

"Barış gitme. Allah aşkına beni seviyorsan gitme!" Ellerimi kavrayıp dizlerinin üzerinde hafif çöktü. Yalvarıyordu. "Ne olur gitme!"

"Deniz beni korkutuyorsun." Belki de hayatım boyunca kurduğum en dürüst cümleydi bu.

"Hay ben onunla iş birliği yapan aklıma tüküreyim!"

Konuyla alakası olmayan bir cümle daha... Deniz'in ağzından çıkan her mantıksız tümce, en azından bir bağlantı bulamadığım için ben öyle olduğunu düşünüyordum, aklımı daha da bulandırıyor, algıma yetim anlamaya çabaladığı her saniye yeni bir zorluk derecesi ile baş ediyordu.

"Deniz gerçekten anlamıyorum..."

"Anlatacağım" dedi. Akıl almaz derecede pişman, kendine öfkeli gözüküyordu. Elimi bir an olsun bırakmıyor, her an kaçacakmışım gibi teyakkuzda kapı ile benim aramda duruyordu. "Ama gitme. Lütfen gitme. Gitmekten bahsetme bile."

"Tamam, Deniz gitmeyeceğim. Lütfen anlatır mısın artık ne olup bittiğini. Eğer söylemezsen beynimden her an dumanlar yükselmeye başlayabilir benden söylemesi."

"Anlatacağım ama önce otur şöyle." Çaresizlikten dediğini kabul ettim. Yatağa otururken birleşik ellerimiz onu da benimle birlikte hareket ettirmişti. Yatak ikimizin ağırlığı ile çökerken sabırsızca Deniz'in söyleyeceklerini beklemeye başladım.

"Şaka yaptım" dedi önce. Şok içerisinde ona bakıyordum. "Üç gün önce sabah biz İstanbul'dan ayrılmadan önce Orkun geldi. Dedi ki 1 Nisan geliyor, Barış'ı şakalamak istiyorum ama senin de bana yardım etmen gerekiyor."

@FENOMENWhere stories live. Discover now