BÖLÜM 53: TANIDIK YERLER TANIDIK YÜZLER

10.4K 702 315
                                    

MERHABALAR :) OKULUMUN BU HAFTA AÇILACAĞINI GÖZ ÖNÜNDE BULUNDURUP RUTİNİMİZE GERİ DÖNÜŞ YAPIYORUZ.

PAZAR GÜNÜ: FENOMEN

PAZARTESİ: KATİL UŞAK OLMAYABİLİR!

OYLAMAYI/YORUMLAMAYI/ÖNERMEYİ/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN!

Ö-PÜL-DÜ-NÜZ

BARIŞ'IN BAKIŞ AÇISINDAN;

Onu burada görmek ilahi bir varlığı gerçek hayatta görmekle eş değerdi. İlk önce rüya olduğunu zannedip kendinize delirdiğinizi düşünüp işkence ediyordunuz, sonra gördüğünüzün gerçekliği sizi dehşete düşürüp şoka uğratıyordu. Realiteyi sorguladığınız o dakikalarda gözlerinizi delicesine ovalamak istiyordunuz. Sanki ovaladıkça gözünüzün önündeki sahne değişecekmiş gibi...

"De-Deniz?"

"Evet" derken sesi tereddütlüydü. Kısık sesine rağmen mekânda fazla insan olmaması duymamı kolaylaştırmıştı. Sesindeki tereddüt onun da burada olmama inanamıyor oluşun kaynaklıydı sanırım. Cevap verirken sanki ben onun koca adamı Barış değil de ona çok benzeyen bir yabancıymışım gibi konuşmuştu.

"Ne yapıyorsun burada?" Temkinli bir şekilde ona yaklaşırken şapşal bir tavırla saçlarımı kaşıdım. "Seni burada görmek... Şaşırtıcı."

"Seni burada görmek de öyle" dedi. Duraksadı. Ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. Düşününce planlaması da imkânsızdı. İkimiz de karşılaşmanın şokunu üzerimizden atmaya çabalarken Deniz kendi kendine mırıldandı. "Buradasın" Yere diktiği bakışları yüzümü buldu. "Gerçekten buradasın" Yavaşça başımı sallayıp onu onayladığımda Deniz küçük çaplı bir çığlık atıp deyim yerindeyse üzerime atladı. Kolları ahtapot misali iki yanıma sıkıca sarılırken onu sıkıca kavrayıp havada durdum. Tek yaptığım o çok özlediğim kokusunu içime çekmekti. "Sana geliyordum." Ne dediğini anlayabilmem birkaç saniyemi almıştı. "Burada olmamın sebebi bu. Biletimi kapmış koca adamımın yanına geliyordum."

Onu öptüm. Öylesine derin, öylesine içtendi ki etkisi uzun süre yok olacak gibi değildi. Öpücük o bana tutundukça uzadı, uzadıkça bizi birbirimize daha da bağladı. Onu burada bırakıp gitmekle ne büyük bir aptallık ettiğimi yeni yeni anlarken birbirimizden ayrıldık. Aramızda kalan o bir adımlık mesafe bana kilometreler gibi gelirken Deniz nefesini düzene sokmaya çabalıyordu.

"Demek bana geliyordun" dedim en sonunda. Kendime gelmem uzun zamanı almıştı. Deniz tatlı tatlı başını salladı.

"Seni özledim. Duru ile konuştuğumuzda senin bana gelmeni bekleyeceğimizi kararlaştırmıştık ama dayanamadım. Aşkta guru olmaz diyerekten geldim buralara ama daha fazla gelemeden sen karşıladın beni."

"Bak sen." Gülerek elini tuttum. Yere ne zaman bıraktığımı bilmediğim küçük çantayı, muhtemelen Deniz'i kucaklarken düşürmüştüm, kavrayıp yürümeye başladık. "Demek benim sana gelmemi bekleyecektin. Duru ile öyle kararlaştırmıştınız. Şu Duru ile bir görüşsem fena olmaz."

"O da seni görmek istiyor zaten" dedi Deniz şımarık bir edayla. "Eniştesiyle görüşecekleri varmış." Gür bir kahkaha patlatıp başımı boynuna yaklaştırıp sırnaştım.

"Bak sen."

Uzanıp taksinin kapısını açtım. Onun binmesini bekledikten sonra taksiye yerleşmemle taksi hareket etti. Geçtiğimiz yollar, gördüğümüz insanlar onları bilmesem de o kadar tanıdıktı ki! Bu şehri seviyordum. Şehrin içindeki insanları sevdiğim kadar şehrin kendisini de seviyordum ben.

@FENOMENWhere stories live. Discover now