BÖLÜM 54: AŞIK OLUNCA PART 1

10.3K 689 83
                                    


BEN GELDİM:)

HER ZAMANKİ GİBİ YORUMLAMAYI/OYLAMAYI/ÖNERMEYİ/PAYLAŞMAYI/ BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ UNUTMAYIN.

Ö-PÜL-DÜ-NÜZ.

BARIŞ'IN BAKIŞ AÇISINDAN;

"Özür dilerim" dedi en sonunda.

"Dileme. Dileyecek bir şey yapmadın." Eğilip onu anlına bir buse kondurdum. "Seni seviyorum."

"Ben de seni seviyorum."

Geri çekilip sırt üstü uzandım. Saçma bir şekilde biraz önceki olanlardan ötürü bozulmuş, kırılmış hissediyordum. Hâlbuki Deniz'in yaptığı pek de beklenmedik, olağan dışı bir hareket değildi. Aklımdakileri ben söylemeden bilmesi imkânsız olduğundan bu davranışını normal karşılamalıydım. Evet, karşılamalıydım ama bu benim içim birazcık zordu. Çocukça bir hisle onun benim farklı olduğumu düşünmesini böylesine bir zararın benden ona gelmeyeceğini bilmesini istiyordum.

Uzunca bir sessizliğin ardından odada duyulan tek ses düzenli alınıp verilen nefeslerimizken Deniz'in sesi havaya karıştı.

"Resmi olarak artık bugün sevgililer günü." Dedi. Kapattığım gözlerimi açıp yönümü ona çevirdim. "Bugün On dört şubat ve ben yalnız değilim. İlginç" Gülümsedim. Uzanıp onu kendime çektim.

"Bu konuyla ilgili bir derdin var zannediyorum. Sesin pek bir içli geldi."

"Yoo" dedi Deniz. Sesi dürüstlükle örülmüştü. "Garip ama yok. Sadece bu sene karşılıklı sevgiye sahip olduğum bir insana sahip olmak tuhaf geldi."

"Buradan daha önce bir sevgilin olmadığını çıkarıp bir horoz misali kabarmalı mıyım?" Deniz kaşlarını kaldırıp kendince bana gözdağı verdi.

"Bir dene istersen. Seni durduran yok. En fazla... Gecenin kalanını aşağıda kanepede geçirirsin o kadar." Kahkaha attım. İçinde bulunduğumuz konuşma bir karı bir kocanın günlük hayatta sahip olabileceklerinin neredeyse eş değeriydi.

"Hala cevap alamadım" diye üsteleyince Deniz kaçış olmadığını anlayıp sorumu yanıtladı.

"Flörtlerim oldu. Olmadı değil ama hiç biri böyle değildi."

"Nasıl değildi?" Dudaklarını birbirine bastırdı. Konuşmaktan kaçınması onu konuşturma arzumu katlarken yüzünün büründüğü kırmızının bin bir tonunu hafızama kazıdım. Hepsi birbirinden güzeldi, hepsi birbirinden masumdu.

"Ciddi. Yani Tabi ki biz de evlenecek değiliz ama... Yani..." Başımı yana yatırıp sinsi sinsi gülümsedim. Onun kendisini ifade etme çabası beni öylesine eğlendiriyordu ki!

"Ne yani sana evlenme teklif etsem bana evet demeyecek misin?" Deniz kelimelerim anlamlı bir cümle oluşturur oluşturmaz hızla dikeldi. Hızından dolayı savrulan saçlarını önünden çekerken bir yandan konuşuyordu.

"Bu konuya nereden geldik biz? En son sevgililer gününden bahsetmiyor muyduk biz?"

"Evet" dedim uzatarak. "Sonra ben sana dertli olup olmadığını sordum. Konu yollara saptı da saptı. Sonuç olarak buradayız."

"Sevmedim ben burayı." Otura otura kendini yatağın sonuna sürüdü, ayaklandı. "Başka yere gidelim."

"Peki" Sırt üstü yuvarlanıp kollarımı başımın altında birleştirdim. " Nereye gitmek istersin?"

"Barış" Odanın ortasında dikelip bana baktı. "Bu bir metafordu. Hani gerçek olmaz falan. Benzetme. Metafor."

"Beni aydınlattığın için teşekkür ederim ama metaforun ne olduğunu biliyorum. Benim söylediğimse ise seninkinin aksine bir söz sanatı yok. Ben gerçek anlamda bir araç veya araçsız bir yerden bir yere yer değiştirmekten bahsediyorum."

@FENOMENWhere stories live. Discover now