BÖLÜM 24:İLK KELİME

18.4K 1.2K 107
                                    

YİNE BEN :) ÜÇ GÜNÜN ARDINDAN YENİ BÖLÜM :) UPUZUN VE GÜPGÜZEL BİR BÖLÜM :) BU KENDİNİ ÖVMEDE YENİ ADETİM OLDU :)

YORUM VE OYLARINIZI EKSİK ETMEYİN.

BENİ WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ/HİKAYEYİ ÖNERMEYİ UNUTMAYIN :)

MİZAHTA ŞİMDİDEN 130 DAYIZ :) MÜKEMMEL MİSİNİZ NE?

BARIŞ'IN BAKIŞ AÇISINDAN;

Cumartesi günlerine bayılıyordum. Tüm haftanın yorgunluğunun üzerine gelen bu tatil günü, Pazar günü gibi pazartesi sendromunu önceden yaşatmadığından favori günümdü. Tüm eğlenceli aktivitelerimi, video paylaşımlarımı yaptığım yoğun bir gün olsa da bugünü hepsinden çok seviyor, adeta tapıyordum ama bu cumartesi farklıydı. Bu cumartesi çok özeldi. Dün geçirdiğim peri masallarından fırlamış günün üstüne sürülmüş kaymak gibiydi. Demek ki hayatta güzel şeyler de olabiliyor, sürekli yokuş tırmanmak kavisli yollarda koşturmak zorunda kalmıyordunuz.

Vücudum enerjiyle doldurulmuş, önceden yerini kapan mutlulukla bir bedene sığamayınca mutluluk taşıp etrafa saçılmıştı. Yüzüme saçma salak, görenin şapşik diye adlandırabileceği bir gülümse çıkarması güç bir biçimde yapışmıştı. Bu gülümsemeyi sevmiştim. Bu gülümseme iyiydi, hoştu. Kanatlanıp her insanı tek tek ziyaret edip onlara da misafir olsaydı. Dünya çok daha iyi bir yer olurdu.

Sevdiğim bir şarkının melodisini ıslık ötüre öttüre merdivenlerden aşağı indim. Babam koltukta nadir üzerinde gördüğüm günlük kıyafetleriyle oturuyor, kitap okuyordu. Sabah sabah karşılaşmaya alışık olmadığım bu görüntü ıslığımı kesmeme sebebiyet verirken televizyonun kapalı olması da ayrı bir işkilli durumdu. Etrafa göz gezdirdikçe kuşkulu durumlar giderek artıyor, her saniye yeni bir detayın farkına varıyordum. Annemin hummalı bir çalışma içerisine girip kuş sütü eksik olan bir sofra hazırlamaya çalışması, Savaş'ın babamın karşı koltuğunda oturup kitap okuması gibi. Savaş kitap okuyordu. Savaş... Bu ev halkına iki gündür ne oluyordu? Yoksa yine mi bir şey olmuştu? Aklıma gelen kötü düşünceleri anında savuşturdum. Bugün mutlu olma günüydü.

"Misafirimiz mi var?" diye sordum ortaya. Üzerine alınan mutfaktan içi pişi dolu bir tabakla çıkan annem oldu.

"Dayın ile Aleyna yengen iş seyahatinden dönmüşler. Ben de kahvaltıya çağırdım."

"İyi yapmışsın" dedim. "Uzun zamandır görüşmemiştik." Annem gülümseyerek mutfağa geri döndü. Babam konuşmaya katılmazken bizi duyuyormuş gibi de gözükmüyordu. Anlaşılan evvelsi günkü kavgadan sonra bana hala tavırlıydı. Bu çok saçmaydı çünkü tavırlı olması gereken bendim ki öyleydim de. Söyledikleri beni çok kırmıştı ve ne kadar polyanna gibi gezmeye çaba göstersem de her aklıma geldiğinde saçlarımdan alev çıkacak gibi oluyordu.

Merdivenlerin başında dikilmeyi kesip odanın içerisine ilerledim. Hedefim orta sehpanın üzerinde duran kumandaydı. Misafirlerimiz gelene değin televizyon izleme fikri aklıma yeni düşmüş, parlak bir fikirdi. Hem böylece gündemde neler var öğrenebilirdim. Tam elimin kumandaya gideceği esnada Savaş "Açma!" diye bağırdı, neye uğradığımı şaşırdım. Elim kumandaya dokunmaya birkaç santim kala havada asılı kalmış bakışlarım Savaş'taydı.

"Açma! Çünkü..."

"Kitap okuyoruz." Dedi babam. "Görmüyor musun?" Soğuk ses tonu eğilmiş bedenimi buz kesmişti. Hem sıcak sohbet edip hem de tavırlı olabileceğimiz bir paket yok muydu? Olmuyor muydu öyle bir şey? Kumandayı istenildiği üzere uzanmayı bıraktım, doğrulup odanın ortasında kalakaldım. Bir sonraki hamlemin ne olacağı üzerinde epeyce düşünmüştüm çünkü ne yaparsam uyarılacakmışım gibi geliyordu.

@FENOMENWhere stories live. Discover now