BÖLÜM 25: (TATLI) CADALOZ

19.2K 1.2K 124
                                    

BEN GELDİM :D HEM DE DÜN GELECEK BÖLÜM GECİKTİREREK :) BİLİYORUM TAM DAYAKLIĞIM :)

YORUMLAMAYI/OYLAMAYI/BEN WATTPAD'DE TAKİP ETMEYİ VE LÜTFEN HİKAYEYİ ÖNERMEYİ UNUTMAYIN ÖPÜLDÜNÜZ :)

VE BÖLÜM RESMİ SAVAŞ'A AİT :) İTHAFI DA DEĞERLİ OKUYUCUM dilekdmrlgs'ye :) EĞER YORUM YAPAN OKUYUCULARIMDAN İLK YORUM YAPAN KİŞİ YORUMUNA #İLK YORUM ETİKETİ DÜŞÜRSE GELECEK BÖLÜMÜ ONA İTHAF EDEBİLİRİM :) BÖYLECE BİR DÖNGÜYE GİREBİLİRİZ :) YANİ İSTERSENİZ :)

DENİZ'İN BAKIŞ AÇISINDAN;

Gözlerimi yeni bir güne açtığımda, gördüğüm ilk şey Barış'ın açık telefon ekranından gözüken yüzü ve bedeninin bir kısmı oldu. Kolunu başının altına almış, vücudu sola dönük deyim yerindeyse bebekler gibi uyuyordu. Yüzündeki o hafif, huzurun göstergesi tebessüm benim yüzüme de bulaşırken bu sabahın geçirdiğim en güzel sabah olduğuna kanaat getirdim. Uyanınca onu yanımda görmeyi sevmiştim, telefonunun ekranından da olsa sanki beraber uyumuş gibiydik ve bu hoşuma gitmişti. Bu aralar Barış Eronat ile yapmayı sevdiğim veya onda sevdiğim şeyler listesi giderek uzayıp gidiyordu, dur durak bilecek gibi de değildi.

Dün gece Ayşecik'in söylediği ilk kelimeyi duyurmak için yaptığım görüntülü konuşma, ilk kelimenin anons edilmesinden sonra da devam etmiş, gece yarılarına kadar beraberce sohbet etmiştik. Sohbetin yarısına doğru ilk uyumaya giden Derya olmuş, Savaş da zaferin verdiği sırıtışı uykulu gözleri bile silemez bir halde odasına gitmişti. Barış ile ben onlar gittikten sonra konuşmaya devam etmiştik ki telefonunun hala açık olmasının nedeni buydu. İlk kim uykuya dalmıştı tam emin değildim lakin büyük bir ihtimalle ben olduğumu düşünüyordum çünkü zihnimde kalan en son görüntüleri taradığımda Barış'ın uyanık olduğunu hatırlıyordum.

Onun uyurken ki halini izlerken daha fazla onu uyurken görmek istemediğimi fark ettim ve aklıma gelen hinlikle onu uyandırma çalışmalarına başladım. Yanımda uzanan başı telefonun ardında kalan Ayşecik her zamanki gibi erkenden uyanmış etrafı izliyordu. Rutinini bozmamasına sevinmiştim çünkü Ayşe aklıma gelen planda büyük bir rol oynuyordu.

Yatakta doğrulmamla Ayşe uyandığımın farkına varmış olacak ki kıpırdanmaya, şebeklikler yapmaya başladı. Kollarımı uzatıp onun bana hali hazırda uzatılmış kollarını kavrayıp onu kucağıma çektim. Telefonu da elime aldığımda planın teknik kısmı halledilmiş geriye, uygulama kısmı kalmıştı. Ayşe'nin kulağına eğilip fısıldadım.

"A-bi... aaa...bi..." Ayşe kulağına fısıldadığım kelimeyi dillendirdiğinde Barış kıpırdadı ama uyanmadı. Yüzündeki muzip gülümsemeden uyandığını fakat naz yaptığını anlayabiliyordum. Bir günlüğüne kendimden ödün verip ona istediğini verdim ve Ayşe'ye bir kez daha söylettirdim. "A-bi... aaa...bi..." Barış'ın gülümsemesi genişledi ama beyefendimiz oyun istiyordu bu yüzden yine uyanmadı. Bu sefer ipleri ben elime aldım çünkü çok uzatmıştı ki giderek kabak tadı veriyordu bu oyun.

"Hadi ama abisi ne derin uykun varmış senin de! Çocuk helak oldu abi diye diye!" Barış oyununu devam ettirmeyip sözümü dinledi ve uyandı. Onun bu kadar içten gülümsediğini görmemiştim daha önce.

"Günaydın" dedi. Yeni uyandığından sesi uykulu çıkıyordu.

"Günaydın" dedim. "Telefon açık kalmış. Ben de görünce bari bir işe yarasın seni uyandıralım dedim"

"İyi yapmışsınız." Dedi. Gözlerini ovuşturdu, telefonu eline alarak doğruldu. "Saat kaç?"

"Bilmem bakmadım"

@FENOMENWhere stories live. Discover now