ÖZEL BÖLÜM: "YENGEM HARİKALAR YARATTI"

8.3K 481 59
                                    

HU HU :) BURADA MISINIZ YAHU :) BEN BURADAYIM :) ÖLMEDİM :) SİZLERİ DE ÇOK ÇOK ÖZLEDİM NASILSINIZ NELER YAPIYORSUNUZ, OKUL NASIL :) ANLATIN BİRAZ :)

İŞTE SİZLERE UPUZUN TATLIŞ MI TATLIŞ BİR ÖZEL BÖLÜM :) BİRAZ UZUN SÜRSE DE GELMESİ :( UMARIM BURALARDASINIZDIR :( 

SİZDEN BİR RİCA :) PROFİLİMDE AYNI ANDA YAYINLANAN YEPYENİ BİR KİTABIM VAR :) DESTEK OLMAK İSTEYEN? NE SİNEM AYNI ANDA HEM YENİ KİTAP YAYINLAMIŞ HEM DE FENOMENE ÖZEL BÖLÜM MÜ ATMIŞ? YAZ TATİLİ ERKEN Mİ GELMİŞ ACABA :) KİTABA BAKIP BANA DESTEK OLURSANIZ ÇOK AMA ÇOK MUTLU OLURUM.

HER ZAMANKİ GİBİ OYLAYIN, YORUMLAYIN, BENİ TAKİP EDİN :) YAPIN BİR ŞEYLER İŞTE :) HA GİDİP YENİ KİTABA BAKIN :) BU KİTABI YAZARKEN İÇİME YOUTUBER KAÇIYOR :)

BARIŞ'IN BAKIŞ AÇISINDAN;

"Peki..." Nefes almaya çalışırken elimdeki kamera odaklanma çalıştığım görüntüden çok başka yerlere gitti. Çekim yapmaya çalışırken saldırıya uğrayan kadrajın aniden, hazırlıksız bir şekilde kaldırım taşlarını çekmeye başlaması ile sonlanan haber bültenlerindeki o tanıdık görüntüyü andırın bu sahne beni bir amatör gibi gösteriyordu. Heyecandan elimin ayağımın titrediği bu anda onurumu düşünecek kadar aptal değildim çünkü başta, her şeyden önce bir ahmağa benzediğimi ben biliyordum. Başkası benim için bir şeyler düşünse ne olacaktı ki! Kamerayı düzeltip tekrar kendime odakladım. "Şey yeniden merhaba."

"Bu otuz beşinciydi." Savaş'ın sesi sesime karıştı. Otuz altıncının yolda olduğuna şüphe yoktu. "Oğlum sen girene kadar çocuklar okula başlayacak. Bırak şunu da içeri gir. Ya da öylece çek, bırak mükemmel olmayıversin."

"Dimi" dedim telaşla. "Ben bu gidişle onların ilk adımlarını da kaçırırım, ilk sözlerini de kaçırırım, okul günlerini de kaçırırım, bir bakmışım evlenmişler benim haberim yok." Savaş gözlerini devirdi. Sanırım işime karıştığı için pişmandı ama ben onun aksine minnettardım. Benim için çok önemli bir konuya parmak basmıştı. "Ben nasıl baba olacağım Savaş ya."

"Bunun dediysen oldun bile." Ses de sırtımı dokunan el de babama aitti. " İnan bana evlat. En önemli şey umursamak. En kötüsünü de yapsan umursadığın sürece o hiçbir zaman en kötü olarak kalmaz."

"Rahatlamadım" dedim dürüstçe. Bir anda yüzüne söyleyince tuhaf olmuştu.

"Biliyorum" dedi babam. "Babam da bana aynı konuşmayı yaptığında bana da böyle olmuştu. Yine de bir deneyeyim istedim." Gülümsedim. Onun da bir zamanlar aynı benim gibi hissetmesi beni gülümsetti. Bu rahatlatmıştı işte.

"Giriyorum ben o zaman."

"Mümkünse." Dedi Savaş. Beni beklerken geçirdiği onca dakika onu gerçekten yıldırmıştı. Hayatından bezmiş bir tablo sergiliyordu. Kamerayı yeniden ayarlayıp giriş yapacağım esnada Savaş kamerayı elimden kalktı.

"No Youtuber usulü! Artık olmaz. Bunu geleneksel yöntemlerle hallediyoruz." Dedi ve odanın kapısını açıp beni içeri itti. Ben geriye doğru sendeleyip odaya düşercesine bir giriş yaparken Savaş sırıtarak çekim yapıyordu. Bittin oğlum sen...

"Burada mıydı bu şebek? Biz de kaçtı falan zannediyorduk." Âşık olduğum kadının sesi umarım sadece bana, ilahi bir ezgi gibi geliyordu. Yoksa hayatımın geri kalanına seri katil olarak devam edecektim.

"Evet" dedi baldızım. Derya hala akrabacılık oynayacak tipte bir kız olmasa da bu teyze, özellikle baldızlık işini epeyce ciddiye alıyordu. Eziyet etmek ruhunda vardı. "Deniz de tam kendine yeni koca bakmaya başlamıştı. Gerçi daha önce yapması gerekirdi de."

@FENOMENWhere stories live. Discover now