ÖZEL BÖLÜM 1

9.9K 589 63
                                    

İYİ OKUMALAR :) YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN :) GEÇEN BÖLÜM Kİ YORUMLARINIZ İÇİN DE AYRICA TEŞEKKÜRLER :)

DÜĞÜNDEN KESİTLER:

SAAT 12:00 BARIŞ'LARIN EVİNİN ÖNÜ...

"Oğlan bizim kız bizim..."

Davul sesi tüm mahallede gümbürdemeye başladığında Berkcan ile Enes mahallenin emektar bakkalından dönüyorlardı. Ellerinde daha önceden şipariş ettikleri poşet poşet intense'leri taşıyorlardı. Düğünde intense dağıtma fikri bir gece Orkun tarafından düğün organizasyonun konuşulduğu wattsapp grubunda ortaya atılmış, hiç itirazsız kabul edilmişti. Fikir ortaya atılırken Orkun paranın kendisi tarafından ödeneceğini bilmese de iki intense den ne olacak diye düşünüp havalı bir şekilde kabul etmişti. Şimdi Enes ile Berkcan ellerinde tamı tamına 2500 intense taşıyorlardı ve gerisi de alınmak için markette bekliyorlardı.

"A intense!" dedi Başak ellerini çırparak. Deniz ve Barış ile takıla takıla o da intense canavarı kulübüne üye olmuştu. Enes poşetin içerisinden bir tane alıp Başak'a fırlattı. Başak intense'i havada kapıp huncarca paketi açtı.

"Ne yapıyorsun?" Orkun pat diye belirdiğinde Başak korkuyla sıçrayıp çığlık attı. Elindeki İntense'de yeri boylamıştı. "Hayır!"

Dramatik bir bağırışla Orkun aralarındaki mesafeyi uçarcasına kapayıp İntense'i yerden alıp üflemeye başladı. "Üç saniye kuralı, üç saniye kuralı..."

"Orkun" dedi Enes mekanik bir sesle. Orkun zorda olsa gözlerini çikolatadan ayırıp Enes'e baktı. "Şu an 75 kuruşu öpüyorsun"

"Çok 75 kuruş. 75 kuruşsa sen vereydin o zaman!"

"İyi bir para ödedi ya! Valla kaç para tuttu be bunlar söyle ben vereceğim çenesi kapansın!" Berkcan'ın yeni boyanan saçları ve kaba dayı mahalle ağızı mükemmel bir ahenk içerisindeydiler.

"3.750" dedi Başak.

"Aman" dedi Berkcan ellerini çırparak. "Kaç para ise kaç para. Ödendi gitti zaten."

"Ne oldu lan öderim diyordun?" Enes sırıtarak Berkcan'ın sırtına vurdu. "Ne oldu?"

"Ya ondan değil kanka da... Çocuk hayır işlemek istemiş sevabına taş koymayayım ondan şey ettim ben."

"Tabii Tabii" dedi Başak. Bulduğu en ufak fırsatı kaçırmazdı "Eminim öyledir."

SAAT 16.00 GELİN ODASI

"Temiz." Damla saklandığı duvar arkasından koridoru kolaçan edip arkadakilere işaret verdi. "Yürüyün."

Patır patır ayak sesleri eşliğinde rüzgar hızında koridoru geçip gelin odasına daldılar. İçeride kimsenin olmadığını bildiklerinden böyle rahat davranıp içeri girmişlerdi.

"Kapa kapıyı kapat." Damla iletişimi kesmiş işine odaklanmıştı bile. Büyük bir titizlikle hiçbir şeyi dağıtmadan, yerinden oynatmadan aramasını yapıyor, göreni hayrete düşürüyordu.

"Damla ben emin değilim ya" dedi Cansu. Son yarım saattir yapacaklarını sorguladığından yüzündeki ekşi ifadenin yapışıp yapışmadığı merak konusuydu. "Yapmasak mı? Eninde sonunda yazacağız zaten."

"Amaç yazmak değil kızım ilk yazmak." Sehpayı çekip arkasına baktıktan sonra sehpayı milimi milime yerine koyduğunda Cansu'nun gözleri büyüdü. "Bak Cansu." Bir dakikalığına her şeyi bırakıp Cansu'ya döndü. "Bu senede tatlıcı ile evlenmezsem yakarım ortalığı anladın mı? Kaç senedir bekliyorum kız ben! Eğer bunun bir yardımı olacaksa kendimi odaya bile zincirlerim!" Bakınmaya geri döndü. Uğraşı uzun sürmedi.

@FENOMENWhere stories live. Discover now