Dişi Kurt

1K 155 417
                                    

" Günlerden beri gündemi meşgul eden olaylar silsilesine yenileri mi ekleniyor? Evet sayın izleyiciler ;Fısıltılar Ormanı Kasabasında yaşanan olaylar hala bir netlik kazanamamışken şimdi de oraya giden hiçbir ekipten haber alınamıyor.Ajansımızın haber almaya gönderdiği kendi ekibimize bile ulaşamazken arama kurtarma ekiplerinden de hiçbir haber alınamıyor. Kasabaya neredeyse durmaksızın yağan yağmur da meteoroloji uzmanları tarafından açıklanamaz olarak nitelenmesi aklımıza gelen uzaylılar istila etti teorisini destekler nitelikte. Şu an tam giriş noktasında durduğum Kasaba adeta buraya giriş var çıkış yok diye haykırıyor. Ben Gülperi Gülgen gelişen haberlerle yeniden karşınızda olacağım efendim, hoşçakalın. "

Geniş tekli koltuğuna kurulmuş oturan yaşlı ve şişman adam televizyonda izlediği haberle ağzına tıkıştırdığı sandviçini önünde ki sehpaya bıraktı. Isırdığı yerlerden akan ketçap sehpayı kan rengine bürürken elinin tersiyle ağzına bulaşan ketçabı silip ağzının içinde bir şeyler homurdandı ve tıslayarak koltuğundan kalktı.

Kilolu bedeni hareket sınırlarını kısıtlarken of puf ederek küçük odasının kapısını açtı. Dışarı adım attığında Onu karşılayan uçsuz bucaksız ormandı. Serin rüzgarların hışırdattığı ağaç yaprakları insana huzur vadediyor, yaşlı adam derin nefesler alarak temiz havayı ciğerlerine çekiyordu. Bir iki nefeslenip soluğunu toparlayan yaşlı adam ellerini dudaklarının iki ucuna yerleştirip bir kurt gibi uludu. Değişik bir ulumaydı bu, amaçsızca değil de sanki bir şeyler anlatmak içindi. Cümleler barındırıyordu içinde.

Ellerini aşağı indirdiğinde arkasından yaklaşan bir diğer adamın varlığını hissetti. Adam yanı başına dek geldiğinde kendi kendine homurdanır gibi, " Korktuğumuz gün geldi çocuk! " dedi kırklı yaşlarında gösteren adama. " Çağrıyı yaptım, tüm kardeşlik şafak sökerken toplantı alanına gelecek. Peki ya sen çocuk, lanetli topraklara yeniden dönmeye cesaret edebilecek misin? "

Adam düşünceli bakışlarını yaşlı adamın ensesine dikmiş, kendinin bile bilmediği cevabı nasıl vereceğini akıl süzgecinden geçiriyordu. Bir cevabı yoktu, sadece ânı yaşayacak ve görecekti. Yaşlı adam ruhundaki karmaşayı çözebilmesi için Ona zaman vermek ister gibi koca gövdesiyle beklenmedik şekilde koşmaya başladı. Arkadaki adam şaşkınlığını atlatamadan önünde uzanan uçuruma doğru ileri atıldı. Önce ileri uzanan elleri değişirken ardından tüm vücudu kurt şeklini alıp uçurumun karşısına iniş yaptı. Heybetli görünüşüne gri kahve tüylerinin dalgalanması eşlik ederken ormanın koyu gölgeleri arasında kayboldu.

Diğer adam usanmış bir şekilde elleri yanına inik, arkasından bakarken yapması gereken eylemi düşününce öfkelenmeye başlasa da elinden bir şey gelmeyeceği için,

"Hey koca Tanrı'm! Bana verecek başka ceza bulamadın mı acaba? "

diyerek O da yaşlı adamın arkasından uçuruma doğru koştu. Hızı gittikçe artarken uçurumun üstüne gelince bedenini ileri doğru uzatarak atladı. Normal bir insanın o mesafeden karşıya atlaması söz konusu bile değilken sıradan gibi görünen yaşlı adamların atlaması şaşılacak bir şeydi ama Onlar sıradan değildi. Onlar zamanın gerisinden bu güne dek gelen Kurtadamlardı.

"Hey yaşlı bunak Balaya! Beni beklemeden nereye gidiyorsun? "

Son sürat kızıl tüylerini dalgalandırarak Balaya'ya yetişmek için çabalarken Ona laf atmaktan da geri kalmıyordu.

"Hah! Binlerce yaşıma rağmen bana yetişememen çömezliğinden değilse nedir? "

"Sen Balaya, bana Tanrı'nın verdiği en büyük cezasın. "

"Sus istersen Beta, babanın seni değil de oğlunu seçtiğini hatırlatmak istemem sana. "

"Seni gidi yaşlı bunak! "

Kayıp Ruhlar OrmanıWhere stories live. Discover now