Karahi

744 133 232
                                    

Merhabalar ben geldim:))

Biliyorum arayı biraz fazla açtım ama malûm kış şartları 😂😂biraz hastaydım, yazamadım. Tam iyileştim derken çocuklar hasta oldu. Zaten çalışmak başlı başına yorucuyken bir de bunlar eklenince yazamadım.

Yeni gelen okuyucularım var; hepiniz hoş geldiniz.

Keyifli okumalar...

Simsiyah kukuletasının içindeki yüzü Kahin'in geleceği yola dönük, saatlerdir hareketsiz bekliyordu. Ormanın sessizliği yüzünü yalarken zihni karmaşa içindeydi. Kapkaraydı boşluğa ev sahipliği yapan yüzü. Yüzü ne kadar karaysa düşünceleri de o kadar karaydı. İyilik nedir bilmeyen kalbi asırlar önce atmayı terkettiğinde insanlığını geride bırakmıştı. Yalnızdı, şimdi, önce ve sonra. Yanında olan, Ona efendim diyen tüm klan üyeleri ya korkularından ya da bir lidere ihtiyaç duyduklarından yanındaydılar. Onu bu hâliyle şimdiye dek seven tek kişi Bilgin'di. Aradan asırlar geçmesine rağmen Onun sevgiyle bakan gözlerini unutamamıştı. Aşk mıydı hissettiği? Bilmiyordu. Bildiği tek şey Bilgin'i ölesiye özlüyordu. Hoş, ölemiyordu ya neyse. Eğer hâlâ nefes alabiliyor olsaydı derin bir iç çekerdi. Bazen gerçekten özlüyordu insan olduğu günleri.

Onun da bir annesi, babası, kardeşleri ve arkadaşları vardı. Mutluydu o zamanlar. Hayatta bir derdi, tasası yoktu. Gençti, toydu, yakışıklı bir delikanlıydı. Dönemin sayılı zenginlerinden olan babası sayesinde balodan baloya koşar, her günü başka bir eğlenceyle geçerdi, ta ki o güne dek. O gün, o kara gün Onun için sonsuz yaşamın başlayıp, insan yaşamının son bulduğu gündü. Ölümsüzlük bir lânet olabilir miydi? Evet, olabilirdi. Yaşlanmayı unutan bedeni görüntüde hâlâ yirmilerinde gösterirken ruhu binlerce yılı geride bırakmıştı. Sevdikleri, bir zamanlar sevdikleri birer birer öldüğünde aile kavramı bitmişti. Ondan geriye kan emici bir yaratık kalmıştı. Günden güne atmayan kalbi nefret tohumlarını yeşertirken acıma duygusunu da çöpe atmıştı.

Onu dönüştüren bir kadındı. O kadar güzel ve göz alıcıydı ki Onun büyüsüne kapılmış, kadın ise Onu ısırarak zehrini akıtmıştı. Dönüştüğünde ailesinin yanına geri dönememişti. Kadın Onu kendi klanına götürüp lidere tanıtmış, klanına bir üye kattığı için tebrik edilmişti. Karahi içten içe ailesini özlüyor, klan üyelerini bir türlü benimseyemiyordu.
Geceleri herkes av peşine düştüğünde o hemen karnını doyurup evine gidiyor, uzaktan uzağa annesini izliyordu. Tüm ailesini özlüyordu ama annesini daha fazla özlüyordu.

Annesinin göz yaşları içinde kendinin kıyafetlerine sarılıp ağlayışı, eve dönmeyen oğlunun öldüğünü sanması Onu kahrediyordu ama ortaya çıkamazdı. Annesinin Onun bu ucube halini görmesine dayanamazdı.

Uzun süre bu böyle devam etti ta ki yakalanana kadar. Onun ailesinin yanına gittiğini öğrenen liderleri Onu zindana attı. Günlerce aç bıraktı. Soluk benzi her gün biraz daha solarken cezasının bittiği gün geldi çattı.

Lider Onun akıllandığını sanadursun, Karahi inatçı kişiliğiyle yine bildiğini okudu. Gece olunca evine gitti annesini görmek için, göreceğinin sadece bir yıkım olacağını bilmeden. Görkemli şatoları alev almış yanıyordu. İnsanların çığlıkları arşı sarmış, kırmızı alevler tüm şatoyu doldurmuştu. Şatodan kimse sağ çıkamamıştı ve Karahi o gün yemin etti. Kimseye acımayacaktı. Artık merhamet yoktu, sevgi yoktu, af yoktu.

İlk önce ailesini öldürenleri buldu. Düşmanı olan adamı ve aileseni tıpkı Onun yaptığı gibi diri diri yaktı. Sonra güçlendi. Güçlenmek için, avlandı, savaştı ve öğrendi. İçten içe klan üyelerini yanına çekip örgütledi. Zamanı geldiğinde ilk önce lideri, ardından Onu dönüştürüp bu hâle getireni yaktı. Ateş; öyle muazzam bir şeydi ki belki de yok etmenin en iyi yoluydu.

Kayıp Ruhlar OrmanıWhere stories live. Discover now