Kahin ve Yağmur Adam

867 143 291
                                    

Ağacın geniş dallarının üzerine inşâ edilmiş küçücük kulübesinde iki büklüm oturmuştu. Yüzündeki asırlık çizgiler, içinde yaşadığı savaşla birlikte çatılıyor, geriliyor, şekilden şekile giriyordu. Derin düşünceler beynini istila etmiş, sırtının ağrısını bile hiçe sayıyordu. Karahi bir şans daha vermişti ama gittikçe şüphesini üstüne çektiğini de biliyordu. Ne yapacaksa çabuk yapmalı, Karahi uyanmadan halletmeliydi.

Çok zorlu bir süreçten geçip bu noktaya gelebilmişti. Yılların planıydı bu, gittikçe sonuna yaklaştığı bir oyun. Kazananı elbette zaman gösterecekti. Düşüncelerinin arasında kulağına dokunan gıcırtı sesleri misafiri olduğunu haber verirken eğik başını dikleştirip kapıya baktı.

Tak, tak, tak...

Üç kere tıklatılan kapı açıldığında gelenin beklediği kişi olmasının verdiği rahatlıkla yüzünü yine yere eğdi. Oturduğu yerde küçücük kalmış, saçları karma karışık kadının yanına gelip elini omzuna koydu gelen misafir.

"Anne, iyi misin? "

Fısıltılı ses kadına merhametle seslenirken kadın derin bir iç çekti. Zihninde yaşanan büyük savaş iyileşmesine olanak sağlamıyordu ama yine de, " İyiyim çocuk. " dedi.

Adam da annesi gibi dizlerinin üzerine çöküp oturdu. Omuzları birbirine değecek kadar yakındı. Kahin başını kaldırıp oğlunun beyaz maskeli yüzüne baktı, hemen ardından bu manzaraya dayanamıyormuş gibi başını geri çevirdi.

"Ne yapmayı düşünüyorsun anne? Bir çözüm var mı? "

Maskeli adam inatla konuşmaya çabalıyor, aklında biriken soruları muhatabına yöneltiyordu.

"Bilmiyorum. "

Kırk tilkinin dönüp durduğu zihninden sadece tek kelimelik olumsuz yanıtın çıkması içindeki karmaşayı yansıtıyordu.

"Karahi bu kez seni öldürür. "

"Biliyorum. "

"Anne, bırak daha fazla güçlenmeden ben Onu öldüreyim. "

Kahin'i sarsan söz öbekleri yüreğini ağzına getirmişti. Korkuyla buruşuk elini oğlunun elinin üstüne koyup sıktı.

"Yağmur, sakın böyle bir şeyi yapayım deme! Ormanı durduramayız, bizim için Karahi'den çok orman önemli. "

Yağmur Adam öfkeyle dişlerinin arasından konuşarak:

"Ormanı nasıl alt edeceğiz peki? Karahi bu noktada bizim ne işimize yarar. Anne, bana bak! Artık eski halime dönmek istiyorum. Binlerce yıldır yanlış bir bedende, yanlış bir klanda hapis kaldım. Ben... "

"Sus! Sus oğlum. Birisi duyarsa bunu mahvoluruz. Yılların emeği boşa gider. Tek umudum Hükümran. Belki O herşeyi halleder. "

Yağmur Adam bıkkın bir tavırla nefes alıp bıraktı. Yorulmuştu.

"Anne, aklında neler var bilmiyorum. Tek bildiğim Hükümran acemi bir kurt, o kadar. "

Kahin hafifçe gülümsedi. Gülümsediği yanaklarındaki kırışıkların yanlara doğru toplanmasından anlaşılıyordu.

"Balaya Onu eğitecektir merak etme. "

"Peki, diyelim ki eğitti. Ben nasıl Onlara ulaşıp gerçeği anlatacağım, dahası kanıtlayacağım? "

Kahin elini oğlunun elinden çekip maskeli yüzüne dokundu.

"Balaya'yı görürsen yüzündeki maskeyi çıkar yeter. O anlayacak kadar bilgedir. "

*********

"Nasıl anladın Onun orada olduğunu? "

Beta Balaya'ya imkansız bir şeyi gerçekleştirmiş birisi gibi bakıyordu ki Ona göre imkansızdı. Balaya Beta'ya takılmanın bir yolunu daha bulmanın sevinciyle:

Kayıp Ruhlar OrmanıWhere stories live. Discover now