Kurtarış

694 133 249
                                    

Soğuk; dişlerini takırdatacak, parmak uçlarını morartacak kadar soğuk. Soğuğa rağmen gökyüzünde tek bir bulut dahi yok. Soğuğun nedeni ne kar, ne de yağmur. Şiddetle esen poyraz, vuruyor, yıkıyor, donduruyor.
Ağaçlar bir o yana bir bu yana eğilip bükülüyor, çürümüş olanlar köklerinden devriliyor.
Çatırtıları duyan, rüzgârın dehşetengiz gücünü bilmese ormanda kıyamet kopuyor sanabilir. O denli uğultulu ki orman, kulakları sağır edebilir.

Beta kurt formunda saatlerdir Karahanlı yerleşkesini izliyor. Ne gelen var, ne de giden. Poyraz tüylerine vuruyor, tüyleri havalanıyor. Eğer insan halinde olsa burada donup kalabilir. Gözlerinden süzülen yaşlar ağlamaktan değil, soğuktan. Temmuz ayında görülen bu soğuk kış gelince ne hâle bürünür kim bilir. Beta biliyor ki tüm bunların sebebi Karahi. "Doğayı bile çıldırttı. " diye içten içe mırıldanıyor. Artık içeri girip oğlunu alma zamanının geldiğine hükmederek hareketsizlikten sızlayan bacaklarını oynatıyor.

Ağaçların arasından gölge gibi süzülüyor, ses çıkarmadan hayalet gibi yaklaşıyor. Poyrazın dağıttığı bulutlardan görünen ayın ışığı karanlığı azaltıyor. Yürüyor, pençeleri daha önceden ıslanmış toprakta iz bırakıyor.
Rüzgâr ağzından çıkan sıcak karbondioksiti alıp götürüyor. Beta bir ölü kadar sessiz. Ağaçlar uğulduyor.

Kahin ağaç evinde Melek ile birlikte uyuyor. Melek Ona emanet, Karahi böyle dedi. "Ben yokken Ona iyi bak Kahin. " İyi bakmaz, başına bir iş gelirse Karahi hışmını Kahin'den çıkarır. Yağmur soğuğun işlemediği ruhunu Gökkurt'un hapsedildiği kulübenin kapısına yaslamış oturuyor. Uyku bilmeyen, acıkmayan, susamayan, hiçbir insani ihtiyacı olmayan ruhu yine buhranlarda. Düşünüyor, nasıl çıkacak bu işin içinden? Cevapsız sorular aklını kaçırtacak gibi hissettiriyor.

Beta kapının önünde oturan Yağmur'a adım adım yaklaşıyor. Yağmur gelen kişiyi görüyor ama ses çıkarmıyor. Bekliyor, gelsin ve bu iş artık son bulsun istiyor. Beta artık bir nefes kadar yakın. Ön sağ pençesini kaldırıp Yağmur'un kafasına indiriyor, Yağmur yana kayarak darbeden kurtuluyor. Beta avının üstüne sıçrayacakken Yağmur: "Dur! " diyor. Beta duruyor.

"İstediğin içerdeki tutsak değil mi? "

Beta: "Evet. " diyor ama karşısındaki ruhun Onu anlayacağından emin değil. Kaç tane ruh, kurt dilini bilirki?

"İyi, al onu git. "

Beta şaşırıyor. Bir Karahanlı üyesi bunu neden yaparki?

"Sen kimsin? " diyor Beta. Karşısında beyaz yüzüyle dikilen ruhun Karahanlı olmama ihtimalini süzgeçten geçiriyor. Yağmur dikkatle etrafı inceliyor, dinliyor. Rüzgar tüm şiddetiyle vuruyor. Birbirine odaklanan ikili etraflarının çevrildiğini farketmiyor. Karahi saklandığı yerden onları izliyor.

"Onu al ve git! Soru sorma. "

"Neden bana bu iyiliği yapıyorsun? Ya da korkuyor musun benden? "

Beta sorgulamadan bir şeyleri kabul edecek birisi değildi. Yağmur ise cevap vermeyi seven birisi değildi. İki zıt karakter kaderin cilvesi olsa gerek böyle uğursuz bir yerde karşılaşmıştı.
Beta cevap istiyor, Yağmur inatla susuyordu.

Kahin rüzgârın beşik gibi salladığı evinde mide bulantısıyla uyandı. Gözlerini açarken elini midesinin üzerine koyup zaten bükük olan belini iyice büktü. Yemek borusundan yukarı yükselen yakıcı sıvı ağzına dolarken evini batırmamak için kendini dışarı attı. Merdivenin tepesinden aşağı içinde ne var ne yok boşalttığında rahatlamıştı. Sırtını evinin tahtasına dayayıp bir kaç derin nefes aldı. İçine çektiği nefesler boğazındaki yanmayı geçirmeye yetmemişti. Su içinceye dek geçmeyeceğini bilen Kahin merdivenin basamaklarından tutuna tutuna aşağı indi.

Kayıp Ruhlar OrmanıWhere stories live. Discover now