Kahin

966 156 301
                                    

Merhabalar kıymetli okuyucularım :)) maalesef ki watsy2018 kazananlarından değiliz. Olsun bu hikaye bana sizleri kazandırdı. Yorum yapan oy veren ve destek olan herkese çok teşekkür ederim iyi ki varsınız.

Gecenin en koyu tonunun sardığı orman sessiz çığlıklara ev sahipliği yapıyor, içinde kendi benliklerinden habersiz hapsolmuş ruhlar feryatlarını kaybolan bedenlerine duyuramadan çığırıyordu.

Kara giyimli onlarca Karahanlı ormanın içinde yerleşkelerini kurmak için çalışıyordu. Tekrar eski hallerine dönmeleri an meselesiydi. Asırlar önce kül olan bedenleri yeniden ruhlarına elbise olacak ve özledikleri her şeye yeniden kavuşacaklardı. Az kalmıştı, evet çok az. Efendileri Karahi yakında Onlara bedenlerini hediye edecekti.

Hepsi ayrı bir şeyle meşgul, birbirlerine deymeden belli bir düzende çalışan kara ruhlar ne olduğunu anlayamadan orta yerde beliriveren Karahi'yi gördüklerinde ellerindeki işleri bırakıp selam verdiler. Elleri önlerinde bağlı, başları yere eğik, el pençe divan durup yüzünden öfkeli olduğu anlaşılan efendilerinden gelecek emri bekliyorlar, bedensiz ruhları korkudan titriyordu.

"Kahin! "

Dişleri birbirine kenetli, parmakları avcunun içine hapsolmuş, öfkeden kararan gözleriyle ruhları tarayarak aradığı kişinin adını tekrarlıyordu.

"Kahin! "

Bu kez kuvvetlice bağırdığında topluluktan uzaktaki bir meşe ağacının dalları kıpırdadı ve yapraklı dalların arasından siyah giyimli bir kadın, kadın olduğu birbirine geçmiş uzun saçlarından anlaşılan kişi telaşla ağaçtan inip Karahi'nin yanına geldi.

"Efendimiz! "

Beli iki büklüm, eğiş büşüş elleri ve bin asırlık çınardan daha buruşuk yüzüyle sararmış ve kimisi dökülmüş dişlerini sergileyen kahin Karahi'nin önünde diz çöktü.

"Emredin Efendim! "

"Sen Kahin, sen beni aldattın! "

"Hayır efendim! Asla ama asla size ihanet etmem. "

Kahin karşı karşıya olduğu ithamla korkudan kekeleyerek üzerinde toplanan şüpheyi bertaraf etmeye çalışsa da Karahi bu günün suçlusunu çoktan Kahin olarak ilan etmişti.

"Sen bana hükümranın bir insan dişisi olduğunu, Ondan çocuk yaparsam sınırsız güç ve sonsuz yaşama sahip olacağımı, dahası kendi bedenime kavuşacağımı söylemiştin değil mi? "

Kara gözlerinde öfkenin kor ateşi cayır cayır yanarken Kahin'i öldürmek yerine konuşturmaya çalışması diğer kara ruhları hayrete düşürmüştü. Herkes pür dikkat olacakları izliyordu.

"Evet efendim, Balaya'nın gök defteri böyle yazıyordu. Ben o defteri yüzlerce yıl önce Ondan çaldım. Sırf Uleyf'in lanetini sizin üzerinizden kaldırmak için. "

"Hah! O zaman yanlış defteri çalmışsın Kahin; çünkü bu gün karşıma dikilip bana meydan okuyan hükümran bir dişi kurttu. Hem de tükendi dediğin Balaya'nın soyundan bir dişi kurt. "

Son kelimeyi ağzından tükürükler saçarak söyleyen Karahi tek elini Kahin'e doğru savurdu ve Kahin kendini bir an havada, daha sonra az önce indiği meşe ağacının gövdesine çarpık buldu. Çarpmanın etkisiyle sırtından gelen kütürtü bir kaç kemiğinin kırıldığının kanıtıydı.

Karahi daha fazla öfkelenip Onu öldürmek istemediği için Kahin'e yeni emrini yöneltti.

"Az bir zamanın var Kahin, ya gerçek defteri bulursun, ya da beni gerçek bedenime kavuşturacak bir çözüm. "

Kayıp Ruhlar OrmanıWhere stories live. Discover now